1915 yılındaki tarihimizin en önemli savaşlarından olan Çanakkale Muharebeleri'ne Gelibolu Çıkarması ile dahil olan Britanya askerlerine moral olması amacıyla dağıtılan mendillerde yer alan bayrak çiziminin köşesinde bir kurdele üzerinde "hilal ve yıldızın tutulması" yazmaktadır.


Bu çizim, İngiliz ayakları altında ezilen Türk imajı çizer. Hilal ve Yıldız, Britanya bayrağı tarafından tutulmuş halde gösterilir. Bu, İngilizlerin biz Türklere diz çöktürdüğü ve biz Türkleri, İngilizlerin kölesi veya mandası, adını siz koyun her ne ise ona çevirdiğini simgeler. İngilizler, Büyük Cihan Harbi'nin sonuna doğru ne Yunanları ne de Rusları İstanbul'a sokma taraftarıydı. Başlangıçta her İki tarafa da İstanbul'u vaat etseler de, bu kadim şehri aslında kendileri için istiyorlardı. Nitekim Balkanlar'da bir kara ordusu kurulmasına izin vermeden, denizden boğazlara gelme sebepleri de budur.


Çanakkale savaşı ile İstanbul'u ele geçirmeyi hedefleyen Birleşik Krallık, Hindistan ya da Hong Kong gibi sömürge bir devlet kurmayı planlıyordu İstanbul'da. Malum boğazlar, deniz ticareti avantajına sahipti ve nüfus gücü de ucuz işçi anlamına geliyordu. Çanakkale'yi savaşarak geçemeyen İngilizler, bu emellerine Sevr ile ulaşmaya çok yaklaşırlar. 1915'te, bir yarımadaya yığdıkları devasa ordularına rağmen geçemedikleri Çanakkale'den, Osmanlı'nın yenilmesi ve ordunun terhisi sonrası tek mermi atılmadan geçerler ve İstanbul'a demirlerler.


 Mehmet Vahdettin de kendisiyle aynı adı taşıyan büyük büyük dedesi Fatih Sultan Mehmet'in fethettiği istanbul'un ahahtarını İngilizlere selam çakarak verir.


6 Ekim tarihinin önemini kimseler pek bilmez ya da umursamaz. İngilizler, bizim İstanbul'un İşgali dediğimiz şeye Constantinopolis'in fethi derler ve kendilerinden de fatih diye bahsederler. 6 Ekim'de bu işgal, Kurtuluş Savaşımız neticesinde sonuçlanır ve İstanbul yeniden kayıtsız şartsız biz Türklerin egemenliğine girer yani sonsuza dek. 

Türk Ordusu İstanbul'a Girerken

Büyük Taarruz ile İzmir kurtarıldıktan sonra ordu, Çanakkale Boğazı üzerinden Trakya'ya geçip İstanbul'a girmeyi planlar. Aynı şekilde diğer ordu da İzmit tarafından girmek üzere yoldadır. İngilizler bu ikili kıskaç karşısında Türk Ordusu'na saldırabilirdi çünkü İstanbul ve boğazlar tarafsız bölge ilan edilmişti. İşgal altındaki İstanbul'da hayat Türkler için çok zordu. Tecavüz, yağma, sorgusuz sualsiz tutuklama ve daha nicesi. İstanbul halkı, Türk ordusunun zafer haberleriyle umut doluyordu ve  Şükrü Naili Gökberk İstanbul'a ordusuyla girdiğinde askerlerine çöl gözlüğü taktırır. Bunun sebebi; askerlerin ağladığını halkın görmesini istememesindendir.

Lloyd George

İstanbul Generali Harrington, Lloyd George'un Türk ordusuna ateş emrine rağmen saldırmamıştır çünkü yenileceğini biliyordur. Hükümet bile savaşı uzatmak istemez ve George başbakanlıktan düşürülür. Çanakkale Krizi olarak anılan bu olaya değinecek olursak;
 Türk Ordusu, 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir'e girdikten sonra Çanakkale'den başlayan tarafsız bölge üzerinden İstanbul'a doğru ilerlemeye başladı. Birleşik Krallık Bakanlar kurulu, 15 Eylül 1922 tarihinde bir araya geldi ve bölgedeki İngiliz kuvvetlerinin konumlarını koruması gerektiğine karar verdi. Ertesi gün, Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un yokluğunda, bazı kabine bakanları Türkiye'nin Sevr Antlaşması'nı ihlal ettiği gerekçesiyle, İngiltere ve Dominyonları tarafından Türkiye'yi bir savaş ilanı tebliği ile tehdit etti. 18 Eylül'de Fransa'da bu konuyu görüştükten sonra ülkesine geri dönen Lord Curzon, Fransa Başbakanı Raymond Poincaré tarafından geri çağrıldı. 20 Eylül'de tekrar Fransa'ya gelen Curzon'a Poincaré, Çanakkale'de bulunan Fransız birliklerinin derhal geri çekilmeye başladığını bildirdi ve ateşkes yapılması için sert bir dille azarladı.

İngiliz halkı, Çanakkale'de Türklerle tekrar savaşa gitme olasılığı ile paniğe kapıldı. Dominyonlar, Başbakan David Lloyd George'un bu konu hakkında danışmaması üzerine hiçbir kuvvet göndermeyeceklerini açıkladılar. Kanada Başbakanı Mackenzie King, durumun 8 yıl önce patlak veren Birinci Dünya Savaşı'ndan farklı olduğunu, asker gönderebilmek için Kanada Meclisi'nin karar vermesi gerektiğini açıkladı. İtalya, Romanya ve Sırbistan da Çanakkale'ye savaşmak için herhangi bir kuvvet göndermeyeceklerini açıkladılar.

Kanada Başbakanı William Lyon Mackenzie King

Bu gelişmeler sonucunda, 23 Eylül'de toplanan Birleşik Krallık Bakanlar Kurulu, Doğu Trakya'yı Türkiye'ye terk etme kararı verdi. Bunun üzerine Türk Orduları Başkomutanı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa, orduya durma emri verdi. Ayrıca ateşkes görüşmeleri için Mudanya'yı teklif etti. Taraflar, 3 Ekim'de Mudanya'da bir araya geldi. 11 Ekim'de ateşkes şartları İngilizlerin takviye kuvvet alması üzerine 2 saatlik bir gecikmeyle Birleşik Krallık tarafından kabul edildi. Türkiye, bu takviyenin herhangi bir mukavemete sebebiyet vermemesi konusunda ikna oldu.

Bu kriz sonrasında Muhafazakar parti, 12 Ekim 1922'de Carlton House Deklarasyonuyla hem hükümetten çekildi, hem de bir sonraki seçimlere Liberal Parti'den ayrı olarak gireceğini beyan etti. Böylece Lloyd George önemli bir destekten yoksun kaldı. Ayrıca Lord Curzon, Lloyd George'tan desteğini çektiğini açıkladı. Daha sonra Lloyd George, parti siyasetinde önemli bir figür olarak dönmemek üzere Başbakanlıktan istifa etti.

ingiliz ve fransız kuvvetleri lozan antlaşması'nın onaylanmasının ardından, 1923 yılının yaz aylarında tarafsız bölgeden çekildi.



 Öldü denilen bir millet, tanrı olarak görülen İngilizleri savaşmadan psikolojik olarak kafada yenmiştir. Hatta birçok İngiliz, Türkleri haklı görmeye başlar Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile. Sakarya'da "ya istiklal ya ölüm" denerek satıh müdafaası yapan ordu davasında haklıdır ve kazanır.


Bütün ülke ümidini kaybetmişken bir Paşa Samsun'a çıktı. İlk defa biz Türkleri başka bir ülke hamiliği altına sokacak olan bu antlaşmayı kabul etmedi ve yırttı attı. Eğer Kurtuluş savaşı olmasaydı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bu mücadeleyi başlatmasaydı ülkemiz bu denli acı içerisinde parçalanacaktı.

1 Yorumlar

  1. 36 . Osmanlı devleti padişahı 6. Mehmet ( Vahdettin ) Amerikalı generali karşılarken sene 1920 burdaki kişiler . padişahın tam karşısındaki Amerikalı general J.Harbord yanındaki zat ise tercümanlık yapan 1918-1920 yılları arasında donanma komutanlığı yapan Ahmet Arif paşa . Eşgal tespitinde bize yardımcı olan İclal hanıma ve Hilmi beye çok teşekkür ederim .Amerikalı general in bu toprakları ve padişahı ziyaret sebebi 1915 ermeni soykırımı iddalarını araştırma soruşturma .Amerikalı general 1919-1920 yılları arasında Elazığ. Erzurum .Mardin. Harput .Sivas bölgelerinde incelemelerde bulunmuş ve soykırım iddalarını araştırmış . Topladığı delillerle ermeni soykırımının aleyhine rapor düzenlemiştir .Bu ziyaretlerin hepsinin film kaydı mevcuttur . Elinde anahtar da yoktur bu uydurmadır.Bu kayıt. 6. Mehmet in en net film kaydıdır .Film kaynağı Guamont pathe .Aynı zamanda hiçbir Osmanlı padişahı vatanına ihanet de etmemiştir.Yağverini Samsun'a yollayarak milli mücadeleye katkıda bulunmuştur.Bu hatanızı düzeltiniz.

    YanıtlaSil