Osmanlı imparatorluğunun yıkıntıları arasından geriye kalmış iki önemli gemiden birisi olan Turgut Reis Predreadnought’u ulu önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulmuş genç Cumhuriyete de çeşitli vesilelerle hizmette bulunmuş ve 1956 yılına gelindiğinde hurdaya ayrılarak sökülmüştür. Daha önce hazırladığım Yavuz Zırhlısı yazısında (buradan okuyabilirsiniz) belirttiğim gibi Turgut Reis Predreadnought’uda yukarıda zikrettiğimiz tarihlerde hurdaya ayrılarak sökülmüş ve tarihin tozlu sayfaları arasındaki yerini almıştır. Turgut Reis’in kardeş gemisi olan Barbaros Hayreddin Predreadnought’u ise 1. Dünya savaşı esnasında Çanakkale cephesine cephane taşırken bir İngiliz denizaltısı tarafından batırılmış ve Marmara denizinin derinliklerine gömülmüştür. Dolayısıyla şuan okuduğunuz yazının arkasından Barbaros Hayreddin Predreadnought’unun hikayesini de işlemek gerekecektir. Peki, Turgut Reis Predreadnought’u Osmanlı donanmasına nasıl katıldı? Kim tarafından imal edildi? Ve en önemlisi Osmanlı imparatorluğuna ve genç Türkiye Cumhuriyetine nasıl hizmet etti? İşte okuyacağınız bu yazıda gazi olan Turgut Reis Predreadnought’unun tüm hikayesine detaylarıyla vakıf olacaksınız.


SMS Weissenburg 1906 ile ilgili görsel sonucu

Turgut reis, orijinal adıyla Weissenburg; Alman ‘’Brandenburg Sınıfı’’ zırhlı savaş gemisi mensubu predreadnought sınıfından bir gemidir. Okyanusa uygun bu tip savaş gemileri, Alman Donanmasında hizmet etmek üzere inşa edilmişti. İlk iki gemi olan Brandenburg ve Wörth Predreadnought muharebe gemilerinin ardından Kurfürst Friedrich Wilhelm ile Weissenburg savaş gemileri de inşa edilmişti. Bu iki savaş gemisi, çelik bakımından daha ileri seviyedeydi. 1894 yılında alman donanmasına katılan Weissenburg, üç kardeş gemisiyle beraber 1900 ile 1901 yılları arasında Çin’deki Boxer Ayaklanmasında görev yaptı. 1910 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından satın alınan geminin ismi Turgut Reis olarak değiştirildi ve Osmanlı Donanmasında ki görevine başladı. Osmanlı hizmetinde balkan savaşlarında görev aldı ve Aralık 1912 ile Ocak 1913 tarihlerinde yunan donanmasına karşı iki muharebeye katıldı. Turgut reis, düşük hızı sebebiyle 1. Dünya savaşında önemli bir rol üstlenemedi ve 1. Dünya savaşının sonunda aktif hizmetten çıkartıldı. 1924 yılında eğitim gemisi olarak görevlendirildi. Gemi, 1957 yıllında ise gemi hurdaya ayrılarak söküldü.


SMS Brandenburg

SMS Wörth

Weissenburg muharebe gemisi, Brandenburg sınıfında inşa edilen üçüncü büyük gemiydi (diğer üç gemi Brandenburg, Wörth ve Kurfürst Friedrich Wilhelm). Gemi Alman Donanması tarafından “Panzerschiff C (Savaş Gemisi C)” adı altında sipariş edildi ve Stettin şehrinde ki AG Vulcan Tersanesinde 1890 yılında 199 inşa numarasıyla kızağa konularak yapımına başlandı. 30 Haziran 1891’de denize indirildi ve silahlandırılmaya başlandı. Sınıfında denize indirilen üçüncü aynı klasman gemi olan Weissenburg, Alman filosuna kardeş gemisi Branderburg ile birlikte aynı tarihte, 29 nisan 1894‘te katıldı.


AG Vulcan Tersanesi
Brandenburg sınıfı zırhlılar, üç adet ikiz tarette taşıdıkları altı büyük kalibre topla, dönemin standardı olan iki adet ikiz taret taşıyan zırhlılardan farklıydılar. Bu farktan dolayı İngiliz Kraliyet Donanmasında ki görevliler, bu gemilere “Whaler” (Balina Gemisi) adını vermişti. Weissenburg, 115.7 metre uzunluğa, 19.5 metre genişliğe sahipti, daha sonra torpido şebekesinin de eklenmesi ile geminin genişliği 19.74 metre oldu. Geminin su çekimi burunda 7.6 metre, kıç kısmında ise 7.9 metre idi. Geminin standart yük altında ağırlığı 10,013 ton, tam yük altında ağırlığı ise 11,670 ton idi. Gemi iki adet üç silindirli üçlü genleşmeli motora sahipti ve motorlar toplamda 10,228 beygir gücünde idi. Gemi bu motorlar sayesinde 16.9 Knot (31.3 km) hız yapabiliyordu.

Gemi, üç zırhlı tarette taşıdığı altı adet ağır topuyla döneminin zırhlılarından oldukça farklıydı. Zamanın gemileri iki tarette dört top taşımaktaydı. Geminin baş ve kıç kısımlarındaki taretlerde 11 inch'lik (280 mm) '' KL/40'' toplar bulunmaktaydı. Geminin ikincil silahları kazamatlara monte edilmiş 8 adet 4 inch (105 mm) ''SK L/35'' hızlı ateşlemeli top ve 8 adet 3,5 inch (88 mm) ''SK L/30'' hızlı ateşlemeli toptan oluşmaktaydı. Weissenburg’un silah sistemi su kesimi üstündeki hareketli kundaklara monte edilmiş altı adet 450 mm’lik torpido tüpü ile de tamamlanmıştı. Geminin ana bataryası döneminin diğer zırhlılarına kıyasla daha güçlü olmasına rağmen, ikincil silahları diğerlerine göre daha zayıftı.

SK L/30 Hızlı Ateşlemeli Top
Hizmete girişinin ardından Weissenburg, üç kardeş gemisiyle birlikte 1. Savaş Filosu’nun 1. Bölüğüne atanarak göreve başladı. Brendenburg sınıfı gemiler 1. Bölükte yer alırken, daha eski dört ''Sachsen Sınıfı'' İronclad 2. Bölükte görevlendirilmişti. Brandenburg sınıfı gemiler Çin’deki görevlerinden döndüklerinde 2. Bölükteki Sachsen Sınıfı gemiler daha yeni olan ''Kaiser Friedrich 2 Sınıfı'' zırhlılarla yer değiştirmiştir.


Kaiser Friedrich 2 Sınıfı Zırhlı

Weissenburg‘un katıldığı ilk büyük operasyon, 1900 yılında 1. Bölüğün Çin’deki Boxer ayaklanmasını bastırmakla görevlendirilmesi oldu. Alman deniz aşırı gücü Mareşal Alfred Von Waldersee komutasında dört Brandenburg sınıfı zırhlı, altı kruvazör, on ikmal gemisi, üç torpido bot ve altı deniz piyade alayından oluşmaktaydı. Amiral Alfred Von Tirpitz, gereksiz ve maliyetli olduğu gerekçesiyle bu gücün konuşlandırılmasına karşı çıkmıştır. Filo Pekin kuşatmasının bitmesinden sonra Çin’e varmasına rağmen Kiaochow çevresindeki ayaklanmaların bastırılmasında görev aldı.

Mareşal Alfred Von Waldersee
1902 yılında Çin’den dönen Weissenburg, kapsamlı olarak yeniden inşa edilmek üzere Wilhelmshaven şehrindeki ‘’Kaiserliche Werft’’ tersanesine alındı. Yeniden donatımının ardından 1904 yılında aktif donanma görevine geri döndü. Yenilenmesine ve modernize edilmesine rağmen Brandenburg sınıfı zırhlılar modern İngiliz gemisi Hms Dreadnought‘un 1906 yılında göreve başlamasıyla demode durumuna geldiler. Sonuç olarak Alman Donanmasındaki hizmet kariyerleri teknolojinin hızla gelişmesinden dolayı kısa sürdü. 12 Eylül 1910’da sınıfının hali hazırda en gelişmiş gemileri olan Weissenburg ve Kurfürst Friedrich Wilhelm, Osmanlı İmparatorluğuna satılarak 16. Yüzyıl Osmanlı amiralleri Turgut Reis ve Barbaros Hayrettin anısına sırasıyla Turgut Reis ve Barbaros Hayreddin olarak adlandırıldılar ve hizmete başladılar. Bir yıl sonra, Eylül 1911’de İtalya, Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan etti. Turgut Reis, Barbaros Hayreddin ve bir İron Clad olan Mesudiye Temmuz ayından beri yaz eğitimleri için açık denizde oldukları için savaşa hazırdılar. Ancak gemiler savaş boyunca limanları terk etmeyerek riske edilmediler.


Turgut Reis Zırhlısı
İlk Balkan Savaşı, Balkan ülkelerinin Osmanlı Devletine Ekim 1912’de saldırmasıyla başlamış oldu. Osmanlı Donanmasındaki çoğu gemi gibi Turgut Reis de bakımsızlık sebebiyle kötü durumda bulunmaktaydı. Savaş boyunca Turgut Reis filonun diğer gemileriyle beraber ağır silah eğitimleri, asker taşıyan konvoyların korunması ve kıyı tesislerini bombalama gibi hafif destek görevlerinde kullanıldı. 17 Kasım 1912’de Barbaros Hayreddin ve Mesudiye, birinci orduyu destekleme görevinde bulundular. Bu görevde kıyıdaki topçu gözlemcilerinin yardımıyla Bulgar hatlarına ateş açıldı. Atışlar etkisiz olmasına rağmen Çatalca’da savunma hattında bulunan Osmanlı askerleri için büyük moral desteği sağladı. Her ne kadar isabet oranı düşük olsa da, saat 17.00 itibarıyla Bulgar piyadeleri bombardımanın psikolojik etkisiyle hücumdan vazgeçip başladıkları noktaya geri döndüler.

1912 yılının sonlarına doğru Osmanlı Filosu, Çanakkale Boğazını ablukaya alan Yunan filosuna karşı saldırı girişiminde bulundu. Bu dönemde filonun komuta gemisi Barbaros Hayreddin idi. İki filo, 16 Aralık 1912’de İmroz Deniz Muharebesi ve 18 Ocak 1913’te Mondros Deniz Muharebesi olmak üzere iki muharebeye girişti. İlk muharebe Osmanlı kıyı bataryalarının menzili dahilinde gerçekleşti, iki tarafın gemilerinin de hafif hasar aldığı bu muharebede Osmanlı filosu ablukayı yarmayı başaramayarak Çanakkale Boğazına geri çekilmek zorunda kaldı. Bu muharebede, Osmanlı filosu Çanakkale‘den sabah 09.30’da açıldı, küçük gemiler boğazın girişinde kalırken zırhlılar kıyıyı takip ederek Kuzeye doğru ilerlemeyi sürdürdüler. Limni adasından yola çıkan, yunan zırhlısı Georgios Averof ve üç ''Hydra Sınıfı'' İronclad zırhlıyı da içeren Yunan filosu, rotalarını Kuzeydoğuya çevirerek Osmanlı filosunun ilerlemesini engellemeye çalıştılar. Saat 09.50’de Osmanlı gemileri Yunan filosuna yaklaşık 14,000 metre mesafeden ateşe başladı. Yunan gemileri on dakika sonra ateşe karşılık verdi. Bu sırada iki filo arasındaki mesafe yaklaşık 7,800 metreye kadar inmişti. Ancak saat 10.04’te Osmanlı filosu dönüş yaparak rotasını Çanakkale Boğazına çevirdi ve bir saat içinde Osmanlı filosu boğazın güvenli kısmına ulaşmayı başardı. Bu muharebede, Osmanlı filosunun ablukayı delememesi sebebiyle Yunan zaferi olarak tarihe geçmiştir.

Hydra Sınıfı Ironclad (PSARA)
Turgut Reis’in katıldığı ikinci muharebe olan Mondros Deniz Muharebesi ise, Osmanlı filosunun hızlı Georgios Averof gemisini Çanakkale’den uzağa çekme planı olarak gerçekleşti. Bu amaçla Hamidiye kruvazörü Yunan ablukasından kaçarak Ege Denizine ilerlemeye başladı. Osmanlı kruvazörünün yarattığı tehdide rağmen Yunan filosunun komutanı riske girmeyerek Georgios Averoff’u ana filodan ayırarak Hamidiye‘nin peşinden göndermedi. Osmanlı filosu, planlarının işe yaradığını düşünerek 18 Ocak sabahı Çanakkale’den ayrıldı. Barbaros Hayreddin, Turgut Reis ve diğer gemilerden oluşan filo, Limni adasına doğru yola çıktı. Yunan zırhlısı Georgios Averof, Osmanlı filosunu Limni adasının 12 mil açığında karşıladı. Planlarının işe yaramadığını gören Osmanlı filosu geri çekilmek zorunda kaldı. Çekilme sırasında, saat 11.25 itibarıyla Osmanlı gemileri ile Georgios Averof arasında uzun menzilli bir topçu düellosu başladı. Çatışmanın sonlarına doğru daha hızlı olan Georgios Averof, Osmanlı gemilerine 4,600 metreye kadar yaklaşarak birçok isabetli atış kaydetti. Muharebe sırasında hem Turgut Reis, hem de kardeş gemisi Barbaros Hayreddin’in birer barbeti devre dışı kaldı ve iki gemide de yangın çıktı. Barbaros Hayreddin ve Turgut Reis, çoğu 11 inch'lik (280 mm) ana bataryalarından olmak üzere 800’den fazla mermi attılar, ancak bu atışlar etkili olamadı. Mondros Deniz Muharebesi, Osmanlı donanmasının 1. Balkan savaşı boyunca ege denizine açılmaya çalıştığı son muharebe olarak kaldı.


Mondros Deniz Muharebesi


8 Şubat 1913’te Osmanlı donanması, kara ordusunun Şarköy’e yaptığı çıkarma harekatına destek sağladı. Turgut Reis ve Barbaros Hayreddin, iki küçük kruvazör ile kıyının bir kilometre açığından çıkarma birliklerine topçu desteği sağladı. Kıyıya çıkan Osmanlı ordusunun sağ kanadını donanma korudu. Turgut Reis, kardeş gemisi Barbaros Hayreddin’in arkasında ikinci sıradan ateşe başladı. Bulgar ordusunun sert direnişi, Osmanlı ordusunun geri çekilmesine sebep oldu. Geri çekilme operasyonu Turgut Reis ve diğer gemilerin ateş desteği sayesinde başarılı olabildi.


Birinci Dünya savaşı, 1914 yazında Avrupa’da patlak vermiş, ancak Osmanlı Devleti, sonradan kendi donanmasına kattığı SMS Goeben (Yavuz) gemisinin Sivastopol’ü bombalamasıyla Rusya, Fransa ve Büyük Britanya’ya karşı savaş ilan ettiği Kasım ayı başlarına kadar tarafsız kalmıştır. 1914 ve 1915 yılları arasında Turgut Reis savaş gemisinin bazı silahları sökülerek, Çanakkale‘de kıyı savunmasında bataryalar oluşturmak suretiyle kullanılmıştır. Ocak 1918’de Yavuz Sultan Selim ve hafif kruvazör Midilli, Çanakkale Boğazından çıkarak İngiliz gemilerine saldırmış ve hızlı saldırılarıyla HMS Raglan ve HMS M28’i batırdıktan sonra Çanakkale’ye dönmüşlerdir. Dönüş yolunda Midilli beş mayına çarpıp battı, Yavuz Sultan Selim ise üç mayına çarparak hasar aldı ve iskeleye doğru yatmaya başladı. Gemi kaptanının hatalı emirleri sonucu Yavuz Sultan Selim karaya oturdu. Gemi, 25 Ocak’ta Turgut Reis bölgeye ulaşıp kurtarma çalışmasına başlayana dek karaya oturmuş durumda neredeyse bir hafta geçirdi. Turgut Reis, aynı günün öğleden sonrasında Yavuz Sultan Selim’i yedeğe alarak kurtarmayı başardı. Turgut Reis 1. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru aktif hizmetten çıkartıldı. Osmanlı İmparatorluğunun 1. Dünya Savaşını kaybetmesini müteakip Turgut Reis savaş tazminatı olarak Japon İmparatorluğu’na verildi, ancak Japon İmparatorluğu gemiye el koymayarak 1924’te Türkiye Cumhuriyeti‘ne geri iade etti. Turgut Reis 1924 ile 1933 yılları arasında Gölcük’te yer alan askeri okul ve tersanede sabit okul gemisi olarak görev yaptı ve 1933 ile 1950 yılları arasında tersanede çalışan işçiler tarafından yatakhane olarak kullanıldı. Bu dönemde geminin altı adet 280 mm’lik topundan sadece ikisi yerinde duruyordu. 24 Haziran 1936’da geri kalan silahlar sökülerek Çanakkale’de olası bir Alman işgaline karşı Çanakkale Boğazını savunmak üzere Turgut Reis bataryası adı ile Güzelyalı sırtlarında bir tabyaya monte edildi. Tabyayı geminin ana topları oluşturduğu için bu tabyaya geminin isimi verilmiştir. Günümüzde de iki adet 11 inch'lik (280 mm) top tareti tabyada sağlam bir şekilde görülebilmektedir. Geminin silah sistemlerinin sökülmesini müteakip, Turgut reis 1956-57 yıllarında hurdaya ayrılarak sökülmeye başlandı.
Turgut Reis Tabyasında günümüzde de ziyaret edilebilen geminin topu 

0 Yorumlar