25 Nisan 1915 tarihinden beri cephede çok fazla değişiklik olmayan gelibolu muharebelerinde dönüm noktası olacak sarıbayır harekatı müttefiklerin son büyük taarruzu ve hezimeti olacaktı.
çıkarma günü ANZAK birlikleri çıktıkları anzak koyundan içeriye sadece 1600 metre kuş uçumu ilerleyebilmişti. Bu nokta müttefikler tarafından Battleship hill daha sonra Baby 700 olarak adlandırılmış düz tepe idi. ANZAK güçleri bu noktaya kadar ilerlemişler ancak saat 10:30 sıralarında Yarbay Mustafa Kemal'in komuta ettiği 57. alay karşı taarruza geçmiş ve ANZAK güçlerini kılıçbayırı'na kadar atmışlardı. O tarihten sonra 19 Mayıs Türk taarruzu hariç kuzey savaş bölgesinde çok büyük bir saldırı girişimi iki tarafta da olmamıştı.
Cephenin kitlenmesi iki taraf içinde sinir edici bir durumdu, devamlı keskin nişancı ateşi, top ateşi ve sürekli moral bozan askerlerin teker teker ölmesi veya şehit edilmesi.
Akdeniz seferi kuvvetleri komutanı general Ian Hamilton cephenin açılması için yeni bir taarruza girişmekte kararlıydı. Hamilton genel olarak taarruzları Seddülbahir cephesinden başlatıyor ancak arazinin düz ve Türk kuvvetlerinin kararlı duruşu bu cephenin de kilitlenmesine neden oluyordu. Seddülbahir'den yapılacak yeni bir taarruz yeni bir başarısızlığı getirecekti ama artık ilerlenmesi ve kitlenen cephenin açılması gerekiyordu. Bu nedenlerle Hamilton yeni harekatın ANZAK bölgesinden yapılmasına karar verdi.
Ian Hamilton, Lord kitchener'dan yapılacak taarruz için bölgeye cephane ikmali istemişti.
Bu ikmaller 3000 adet 4,5 inçlik, 7000 adet 5 inçlik, 5000 adet 6 inçlik ve 500 adet 9,3 inçlik obüs mermileri ve ayrıca 15 Ağustos'a kadar aylık 300.000 18'lik ve 15.000 60'lık piyade tüfeği mermilerinin ikmal edilmesini ümit etti.
Ayrıca Hamilton, Seddülbahir bölgesine gelecek yeni takviye kuvvetlerinin Anzak bölgesine çıkarılmasına ve buradaki harekata katılmasına karar verdi. Kuzey savaş bölgesinde Anzak ve İngiliz kuvvetleri artık beraber çarpışacaktı.
Harekat planına göre asıl taarruz anzak-arıburnu bölgesinden yapılacak ve bu kuvvetlere suvla koyuna çıkan İngiliz 9. Kolordusu destek verecektir. Harekat Kanlısırt bölgesinde yapılacak ve Türkleri şaşırtacak bir taarruzla beraber 6 Ağustos günü başlayacak ve asıl hedef Kocaçimen tepeye kadar devam edecekti.
Sarıbayır harekatı taarruz planı
Ian Hamilton 2 Ağustos günü Anzak bölgesine yapılacak 25 numaralı taarruz emrini yayınladı.
Bu emir içinde Türk kuvvetlerinin kuzey bölgesinde 100.000 kadar gücü olduğu bunların 27.000 kişisi 19. ve 16. Tümen ve 18. ve 64. alaylar olduğu gözlemlenmiş; 36.000 kişilik kuvvetin güneyde konuşlandırıldığı ve 1.,4.,ve 6., 7., ve 11. Tümenler olduğu belirtilmişti. aynı zamanda 6. ve 11. Tümenlerin kayıpları olduğu ve takviye gerektiği, bu kuvvetlerin 37.000 kişilik 9., 12., ve 25. Tümenlerden takviye yapılacağı görülmüştür.

KİRTE BAĞLARI MUHAREBESİ

Büyük taarruz için şaşırtma harekatları ilk olarak Seddülbahir cephesinden açıldı. Buradaki 29. İngiliz tümenine bağlı 26.000 kişi ve 13.000 Fransız gece saat 22:00'da taarruza başladı. Asıl hedef Alçı tepeyi ele geçirmek olsa da bu pek mümkün değildi çünkü karşıda iyi tahkimlenmiş 40.000 kadar Türk onları bekliyordu ayrıca İngilizlerin mühimmat sıkıntısı da vardı, Hamilton'un istediği ikmal tam olarak getirilememişti. Buna rağmen saldırdılar ve beklenen oldu. İngiliz 88. Tugay ilk saldıran birlikti ve ilk anda çok fazla direniş görmedi. İlerledikten yaklaşık 25 metre sonra Türk siperlerine ulaştıkları an mevcut 800 kişiden 15'e düşmüştü ve sadece bu kadarı geri dönebildi. 88. tugayın gece saatlerine kadar devam eden saldırılarında 3000 kişiden 2000'i öldürülmüştü.

"Bir kez daha yaralı, kirli, hırpani, perişan ve kan içindeki adamların geçit töreni... Sıhhi yardım istasyonunda oluşan uzun kuyruk... Diğerleri siperin önündeki 25 metrelik alana kızgın güneşin altında uzanmış, geceye kadar kıpırdamaya cesaret edemiyorlar, kimisi hatların gerisine sürünmeyi başaracak." 
onbaşı Alec riley

KANLI SIRT MUHAREBESİ

Bir diğer şaşırtma harekatı 6 Ağustos günü, daha sonra adını burada yaşananlara atfen, Arıburnu bölgesindeki kanlısırt mevkisinden gelecekti. Taarruz için Anzak güçleri konserve kutularından el bombaları yapmış, Türk siperlerine doğru 4 lağım çukuru kazarak ani baskın hedeflemişlerdi. Tüm hazırlıklar son bulmuş ve akşam saat 16:00 saatleri beklenmekteydi. Akşam vaktinin seçilmesinin sebebi Türkleri akşam güneşine maruz bırakıp onları kör etmekti böylece daha az kayıp verilebilecekti. Türkler siperlerinin üstüne top mermilerinden korunmak için daha sonra başlarına bela olacak odunlardan koruganlar yaparak siperlerine ek koruma sağladılar.
6 Ağustos 1915 taarruz öncesi durum ve Türk birliklerinin konumu

Saatler 16:30'u gösterdiğinde akşamın dinginliğini bozan, yeri göğü inleten 100 adet top kanlısırt Türk siperlerine ateşe başladı. Atışlar Türk siperlerini parçaladı ve birçok erin daha muharebe başlamadan şehit olmasına neden oldu. Top atışları 1 saat sürdü ancak yıllar sürmüş gibiydi. Bu atışlardan sonra Tuğgeneral Nevill Smyth komutasındaki 1800 kişilik ilk dalga 1. Avustralya tümenine bağlı 2., 3. ve 4. taburlar ve lağım çukurunda bulunan Anzak askerleri Türk siperlerine doğru koşmaya başladı, onları binbaşı tevfik komutasındaki 47. alay karşılayacaktı. Anzak güçlerinin Türk siperlerine girmesi kolay olmuştu zira iki hat arası sadece 100 metreden azdı ve ağır topçu ateşi Türk siperlerini dağıtmıştı. Türkler bombardıman sonrası ilk hat siperlerine yetişse bile çok geçti, artık Avustralyalılar buradaydı.
ANZAK askerleri Türk siperinde

Siperlerin içinde vahşice bir mücadele başladı, kana kan dişe diş bir mücadele. Askerler birbirini boğarak, ısırarak veya yumruklaşarak öldürüyordu. Türkler geri kaçmak istese bile daha önce odunlardan yaptıkları koruganlar onları siper içinde hapsetmişti, ya teslim ya da şehit olacaklardı.



“askerlerin ceketlerinin arkasına ve kollarına ayırt edici işaret olarak beyaz bez parçaları dikiliydi. her rütbe kuru tayın, cephane, kazma ve kürek taşımaktaydı. subaylar cephane, sırt çantası, vb. taşıyordu; ayrıca her takım komutanı iki topçu işaret bayrağı ve büyük bir müsademe bombası taşıyordu. teğmen cradick’in bana son tavsiyesi düşmanın ön siperinde belli bir kum torbası belirlemek, kestirme bir yol seçmek ve düdük çalınca da var gücümle koşmaktı. tavsiyeye uydum ve türk hattındaki siyah kum torbalarından birine koştum. bir ses duyduğumu hatırlamıyorum ama türk mitralyözleri ve tüfekleri ateş etmiş olmalı. aşağı yukarı yolun ortasında derin bir çukura düşene kadar o kum torbası dışında bir şey gördüğümü de hatırlamıyorum. çukurda yüzbaşı pain kolunda açılan bir kurşun deliğini tıkamaya çalışıyordu. çukur yaralı bir kolla tırmanamayacak kadar derin olduğu için, çıkmasına yardım etmemi istedi. çıkmaya çalıştım ama teçhizatın ağırlığı altında tekrar çukura düştüm. pain sağlam koluyla beni yukarı itti, sonra ben de onu yukarı çektim. yaralı olmasına rağmen yüzbaşı pain ve ben koşmaya devam edip türk hattına ulaştık. makineli tüfek ateşine maruz kalan ve kayıp veren askerlerin çoğu, ön siperi örten kütüklerin arasına ateş ediyorlardı. onlara seslenip, gördüğüm bir irtibat hendeğine atlamalarını söyledim ve ben de atladım…” 
teğmen charles lecky, 2. tabur.



Avustralya taarruzu sonrası Türk siperlerine bakış


“vahşi hayvanlar gibiydik ama sakindik, rastgele ateş ettik ama temkinliydik… yarım saatte onları 2. ve 3. hattaki siperlerinden çıkarıp attık... siperlere bomba yağdırdık, adamlarımız yere düşer düşmez bir başkası onun yerini dolduruyordu ve kısa sürede yaralılar üç dört sıra üst üste yığıldı… zavallı arkadaşlarımızın ve ayaklarımızın altında çiğnediğimiz Türklerin iniltileri dayanılmazdı…” 
er j. k. gammage 

Kanlısırt adeta küçük bir kıyamet senaryosuydu. Türk siperleri içinde cesetler metrelerce duvar olmuş, siper duvarlarından kan şelaleleri akmaktaydı, toprak kandan çamura dönmüştü. Sırtın cehenneme döndüğü anlarda Yarbay Mustafa Kemal Paşa 27. Alaya gizli ibareli bir emir göndermiş, emirde düşmanın kanlısırt mevkisini ele geçirdiği ve 27. Alayın hemen savunma düzeni alması yazılmıştı, ayrıca subay ve askerlerine durumu söylememesini moral bozmamak açısından istemiştir.

“6 ağustos 1915 saat 16.30’da ingilizler, yükseksırt’ın kuzeyinde olan ve o zamana kadar kızılhaç bayrağı altında tabiye ve gizlediği obüs toplarıyla kanlısırt’ı gayet müthiş bir ateş altına aldı. türk erlerinin o zamana kadar tanımadığı, siperlere düştüğünü pek seyrek olarak gördüğü topçu ateşinin böyle obüs mermisiyle yapıldığını görünce bir çeşit şaşkınlık doğmuştu. adı geçen sırtın savunmasıyla görevli 47. alay komutanı binbaşı tevfik, öteden beri güvenilir bir kimseydi. siperlerin gizli ve korunma mahalli oluşu ve üstelik iki siper hattının bulunması nedeniyle, ingilizlerin oraya yapacağı bir hücumun başarıyla sonuçlanacağını zannetmiyorduk. bu zannımızda, yanılgıya uğradık ingilizler, yaklaşık olarak 40 dakika sonra ateşi birdenbire kesti. kendi siperlerinde yoğun piyadesi görülüyordu. birbiri peşine birkaç hat olarak hücum ettiler. kanlı sırt’ta yeter derecede karşılık görmediler. emir ve komuta bozulmuştu. bundan ötürü, emir ve komuta kalmamış; ihtiyatların gönderilmesi sağlanamamış; türk erleri, sevk ve idareden yoksun olarak boğuşmuş ve ingiliz raporlarının belirttiğine göre 3000 kişiden oluşan 47’nci alaydan kalan yalnız iki kişi tutsak alınmıştı…''yarbay kemal

Yarbay Mustafa Kemal emrindeki 57. Alayın hemen merkeztepe hattından karşı saldırıya geçmesi emredilmiş ancak yapılan taarruz Avustralyalıların direnişiyle durdurulmuştu. Aynı saatlerde Avustralyalılar da saldırıya geçmiş fakat bu taarruz da Türkler tarafından durdurulmuştu. Kanlısırt'ta ise Avustralya ilerlemesi durmuştu lakin 47. ve 48. Alay ağır zayiat vermişlerdi. Türkler karşı saldırı ile işgal edilen siperlerini almayı umuyordu.
6 Ağustos 1915 ANZAK taarruzu
Türk cephesi 13. Alayın 3. taburuyla ve 57. Alayın 1. taburuyla takviye almış ve bu birlikler 16. Tümen komutanı Albay Rüştü tarafından 13. Alay komutasına bırakılarak saat 19:00'da taarruza geçmesine karar verilmişti. Bu güçlere Kanlısırt'ta ilk mücadeleyi veren 47. ve 48. Alaylar da destek vermişti. Saat 19:00'da başlayan ve dalga dalga ilerleyen Türk taarruzu Avusralyalıların siperleri devamlı tahkim etmesi neticesinde başarısız kalmaktaydı.

Ele geçirilen bir Türk siperi


Kanlısırt Türk siperlerinde ANZAK güçleri
Türk tarafı yeni bir taarruz dalgası yaparak ilerlemeye çalışacaktı fakat bu sefer 19. Tümen merkeztepe hattından da bir girişim yapacak böylece düşmanın dikkati buraya çevrilmeye çalışılacaktı lakin bir sonuç getirmedi. Anzak askerlerinin konserve kutularından yaptıkları basit el bombaları istenilen sonucu vermişti. Türk tarafında yapılan saldırılarda 47. Alay komutanı Binbaşı tevfik ve 15. Alay komutanı İbrahim Şükrü el bombasıyla şehit edilmişlerdi. iki tarafın kaybı çok ağırdı. Anzak güçleri 2.200 kayıp verirken, Türkler 7.000 kayıp vermişti. Gece boyu Türk taarruzaları sürse dahi kesin sonuç alınamamıştı. Bu taarruzlar 3 gün boyunca sürmüş ama ağır kayıptan başka hiçbir şey getirmemişti. 3 gün sonunda Türk taarruzu bitmiş, Avustralyalılar ise Conkbayırı tepesinin alınmasını bekliyordu.

CESARETTEPE MUHAREBESİ

Kanlısırt'taki vahşi saldırı Türk taarruzlarıyla devam ederken İngilizlerin nek(boyun) olarak isimlendirdiği cesarettepe'de saat sabah 03:00'da Avustarlya 3. hafif süvari tugayı olacaklardan habersiz hücum pozisyonu alıyordu. General Alexander Godley'in yöneteceği saldırının Planına göre 3. hafif süvari tugayına bağlı 8., 9, ve 10. süvari alayları cesarettepe'den Conkbayırı tepesine saldırıya geçecek ve conkbayırı'na ilerleyen yeni zelanda saldırısını destekleyecekti. 3. hafif süvari tugayının taarruza geçeceği alanın 80 metre genişlikte olmasından dolayı her hatta 150 kişi olacak şekilde 600 kişi 4 dalga halinde süngü hücumuna kalkması uygun görülmüştü.
Saat 04:00'da gecenin sessizliğini bozan donanma ve kıyı bataryalarının yarım saatlik seri top atışları cesarettepe'deki Türk siperlerini dövmeye başladı. Topçu subayının saatine göre saat 04:30'da atışlar durdurulur. Ancak cesarettepe'de siperde bulunan Albay Frederic Hughes'in saati halen 04:23'ü göstermektedir. 7 dakikalık bir zaman farkından faydalanan Türk 19. Tümen askerleri harap edilmiş siperlerine geri dönmüş ve düşmanı beklemeye başlamıştır. Albay Hughes'in saati 04:30'u gösterdiğinde ilk hat 8. hafif süvari alayına bağlı 150 Avustarlyalı hücuma geçer. Onların daha siperden çıkmasına kalmadan düz tepeye yerleştirilmiş bir Türk makineli tüfeği ateşlenmeye başlar ve ilk hat Avustralyalıları siperlerine ulaşamadan 30 saniye içinde biçer. Avustralyalılardan sadece birkaç asker Türk siperlerine ulaşır bu kişilerden biri de Yüzbaşı George Hore idi. Yüzbaşı daha sonra emniyetli bölgeye sürünerek hayatta kalmayı başaracaktı. Yüzbaşı o anları şöyle anlatmıştı: "Eğildik ve koşabildiğimiz kadar koştuk. İleride tüfek ateşinden alev alev olan siperleri gördük. Her taraf mermilerin çıkardığı toz ve duman ile doluydu."
Düz tepe Türk makineli tüfek pozisyonundan cesarettepe'ye bakış 1919

 2 dakika sonra ikinci hat da hücum emri alır ancak milim ilerleyemeden hepsi teker teker düşer. Sıra 10. süvari alayına geldiğinde alay komutanı Yarbay Noel Brazier milim ilerlenmediğini ve bunun bir katliam olduğunu söyledi ancak Albay Hughes'i bulamadı. Korgeneral John Antil'e durumu bildirdi ancak Antill Türk siperlerinde bir işaret bayrağı görüldüğünü ve saldırının devam etmesini emreder ve 3. hat da hücuma gönderilir ama cesarettepe'de ele geçen hiçbir şey yoktur. Daha sonra görülen bayrağın Türk siperine düşen bayrağı kaldıran bir Türk askeri olduğu öğrenilir.

ANZAK siperlerinden Türk siperlerine bakış 1919. Resimde görülen anıt 1919 yılında 19. Tümen tarafından burada çarpışan Mehmetçikler için yapılmış fakat İngilizler tarafından yıkılmış yerine Mehmet çavuş anıtı dikilmiştir.
Bir Anzak askeri 3. hattın gönderilmesi durumu karşısında " General Godley makineli tüfeğin icadının işe yaramaz hale getirdiğini kavrayamamıştı." notunu günlüğüne kaydedecekti. 4. hattın taarruzu son anda iptal edilmiş olmasına rağmen askerler bunu duymadılar ve siperlerinden ölüme doğru koştular. 4. hatta bulunan Harold Rush arkadaşına döndü ve ağzından son kelimeleri çıktı "hoşçakal Cobber, tanrı seni korusun."
Bu kan banyosunda Türkler 8 kayıp verirken Avustralya 3. hafif süvari tugayı 372 ölü ve yaralı verdi. Taarruz başladığı anda yeni zellandalılar conkbayırı tepesine saldırıya bile geçmemiş, Avustarlyalılar yanlız başlarına saldırmışlardı.

CONKBAYIRI MUHAREBESİ

Taarruz öncesinde ANZAK kuvvetlerine destek için 6 Ağustos günü Suvla koyuna İngiliz 33. ve 34. tugaylar A, B ve C sahillerine çıkarma yaptılar ve burada beklemeye başladılar. General Stopford daha önce savaş alanındaki birlikleri yönetmemiş ve şimdi eli ayağı birbirine karışmıştı. Bu karışıklık içinde Suvla koyunda beklemeyi tercih etti. Bir Avustralyalı bu gecikmeyi "Bu lanet olasıca britanyalı aptallar oturup piknik yapmaya başladı, kupalarca çay içtiler ve öylesine uzun süre futbol oynadılar ki Türkler bu arada takviye kuvvetlerini getirmeyi başardı." diyecekti. 7 Ağustos günü Şahin sırtı iki kola ayrılan Yeni Zelanda kuvvetleri tarafından saat 03:30'da alınması gerekir ancak Yeni Zelandalı komutan general Francis Earl Johston sağ taarruz kolunda ilerlemiş ve yayla tepede Türk direnişiyle karşılaşmıştı. Türk direnişi devam ederken sol taarruz kolu yolunu kaybetmiş ve tüm planın sarkmasına neden olmuştu. General Johston, sol kolu saat 06:30'a kadar şahin sırtında beklemiştir. Esat paşa işitilen tüfek seslerinden endişelenerek Albay Kannegiesser komutasındaki 9. tümene conkbayırına ilerlemesini emretmişti. Albay Kannegiesser saat 06:00'da conkbayırına vardığında burada ilerleyen bir keşif koluyla karşılaşmış ve top mevzisini koruyan 20 er'e ateş emri vermiştir. Bu çatışmada Albay Kannegiesser göğsünden yaralanmıştır. Mustafa Kemal'in iki alayı da conkbayırına varmış ve savunmaya katılmıştır. Saat 09:00 sıralarında donanmanın yıkıcı topçu ateşi conkbayırını hallaç pamuğuna çevirir. Bu bombardıman sonrası şahin sırtındaki general Johston komutasındaki Yeni Zelanda birlikleri taarruza kalkar. Taarruz kendisinden 3 kat büyük gücü durduran Türklerin başarılı savunmasıyla durdurulur. Saldırının ertesi gün devam edilmesi istenir zira şahin sırtında Yeni Zelanda kayıpları ağırdır. Şahin sırtına ertesi gün yapılacak saldırı için iki tabur gönderilir ancak bu taburlardan biri düz tepeden açılan ateşle ağır kayıp vermiş ve 37 kişinin tepeye ulaşmasına olanak vermişti. Diğer tabur kayıp vermeden şahin sırtına ulaşmıştır.
Conkbayırı tepesinden Kocaçimen tepesine bakış 8 Ağustos 1915
8 Ağustos günü bir Yeni Zelanda ve iki İngiliz taburu şahin sırtından general william malone komutasında saldırıya başlamıştır. saat 05:30'da başlatılacak taarruz için bir buçuk saatlik bir hazırlık ateşi yapılmıştı. Bu hazırlık ateşi öylesine dehşetliydi ki, Türkler siperlerini bırakıp geri mevzilerine çekilmişlerdi. Toz ve dumanın içinde İngiliz ve Yeni Zelandalılar conkbayırına doğru hareket etmeye başladığı an düz tepe mevkisinden Türk makineli tüfek atışları yapılmış ve tepeye çıkan düşman birliklerine zor anlar yaşatmıştır. Öğleye kadar süren saldırılar neticesinde Yeni Zelandalılar conkbayırı tepesine varmış ve Türk direnişini kırmayı denemişler ve gün boyunca conkbayırı inlemeler ve bağırışmalar ile yankılanmıştı. En nihayetinde iki tarafın da mühimmatı bitmiş, çalışır birkaç tüfek kalmıştı, askerler birbirini boğazlayarak, taşlarla ezerek öldürmek zorunda kalmıştı lakin Türkler tepeyi vermeyi reddediyordu; İngilizler conkbayırı'nın kuzey yamaçlarında çakılı kalmıştı. Aynı gün yani 8 Ağustos'ta Yarbay Mustafa Kemal'e Anafartalar grubu komutanlığına atanması suretiyle çamlıtekke'ye gelmesi istenir. 9 Ağustos gececi Yarbay Kemal artık resmen Anafartalar grup komutanlığı görevini almış ve rütbesi Albaylığa terfi ettirilmiştir. Albay Mustafa Kemal hemen tümeniyle beraber conkbayırı tepesine ilerler. Artık İngilizlerin karşısında Mustafa Kemal vardır.
Conkbayırı tepesine ilerleyen Yeni Zelanda askerleri 8 Ağustos 1915

9 Ağustos günü general Godley conkbayırı'ndan hemen kuzeyindeki besim tepeye kadar olan hattın alınması emrini vermişti. Tepedeki İngiliz ve Yeni Zelanda birliklerine Suvla'dan sürekli takviye getiriliyordu. Takviyelerle beraber büyüyen ve 5 tabur gücüne erişen saldırı koluna 38. tugay komutanı general Anthony Baldwin komuta edecekti. Saatler 04:30'u gösterdiğinde başlayan topçu ateşi saat 05:15'e kadar sürmüştü. Topçu barajının ardından ikiye ayrılan Yeni Zelanda ve İngilizler conkbayırı'na taarruza geçmişlerdi. Sağ kol conkbayırı'na sol kol ise besim tepe mevkisine taarruza kalkmıştı ancak general Balwin komutasındaki sol kol ağıl derede yolunu kaybetmiş ve taarruza gecikmiştir. Conkbayırı'na saldıran gurka birlikleri yanlız başlarına tepeye ulaşmış ve buradaki Türk direnişini kırmayı başarmıştır. Conkbayırı tepesinin alınması sonrası Türkler karşı taarruza geçmiş ve tepede yeni bir kan seli başlamıştır. Bu sıralarda general Baldwin ağıl(the farm) mevkisine ulaşmış ama Türk taarruzu kaşısında siper kazdırmak zorunda kalmıştı.
9 Ağustos 1915 Yeni zelanda taarruzu sonrası durum

Conkbayırı tepesinde gün boyunca verilen mücadele sonrası Türkler tepeyi geri almış, Yeni Zelandalıları tepenin yamacına kadar sürmüşlerdi.

"Dört gün aralıksız çarpışmalardan sonra bugün bir sükunet hakim ve her iki taraf da yorulmuş görünüyor. bizim tugay 7 ağustos sabahı 4.30'da önümüzdeki siperlere hücum etti. hücum başarısız oldu ve ilk hatta ulaşan 8. alay geri püskürtüldü. komutan yardımcısı ve onun iki astı dışında çarpışmaya katılan tüm subaylar öldürüldü yada yaralandı. alay 400 askerinden 240'ını kaybetti; bunların birçoğu öldürülmüştü. 10. alay onları takip edecekti ama ilk hat biçildiği için siperlerin beri tarafında kaldılar, ağır zayiyat verseler de karşılaştırıldığında kayıplar daha hafifti. ilk hattaki siperlere gerçekleştirilen taarruza ateş ile örtme yapacak, sonra da daha ileri ki siperlere saldıracaktık ama grubun en kötü işi bu oldu, ilkinin başarısız olması yüzünden bizim hücumumuz sonuca ulaşmadı ve dört günde sadece 30 ölü ve yaralı verdik... türkler bizim yeni cephe mevzilerimize sürekli taarruz düzenlemişti, buraya da bir karşı taarruz bekliyorduk ama şu ana kadar gerçekleşmedi... '' 
hafif süvari yarbay carew reynell 10 ağustos salı.
10 Ağustos 1915 Türk süngü hücumu

10 Ağustos günü Albay Mustafa Kemal 19. tümeniyle beraber Conkbayırı'na varmış ve durumun kritikliği karşısında hemen taarruz kararı almıştır. Sabah saat 04:30'da 19. tümen süngü hücumu emri alır ve ağıl dere yönüne taarruza geçer. 

"Askerler! Şüphesiz karşımıza çıkan düşmanı yenebiliriz. Ama acele etme; önce ben gideyim. Kırbacımın dalgasını gördüğünüzde koşarsınız"
Albay Mustafa Kemal

Kırbaç hareketinden sonra Türk 19. tümeni anafarta köyüne doğru adeta akar. Tepelerden "Allah Allah sesleri hiç eksik olmadığı bu Taarruz öylesine şiddetlidir ki, Tuğgeneral Baldwin öldürülür. Tepelerden kan nehirleri akmaktadır. 


Yarbay Mustafa Kemal tam bu taarruz sırasında göğsünde bulunan cep saatine bir şarapnel isabet ederek saati parçalamış ama Mustafa Kemal'e bir zarar gelmemiştir. Bu olayı Mustafa Kemal ile mülakat yapan Ruşen Eşref şöyle aktarmıştır;
“Buraya kadar muhaveremizi sakin bir vaziyette dinleyen Yüzbaşı Cevat Bey, paşanın yaveri, kalın, sertliği hoşa giden bir sesle:
-Bu şarapnel misketlerinden bir tanesi de Paşanın göğsünü okşamıştır dedi.
-Nasıl? Dedim.
Paşa tespihi ile oynuyordu. Cevat Bey, parlak çizmelerindeki mahmuzlar şıkırtı yaparak, göğsünün sol tarafındaki nişan kurdeleleri sırası ve ipek kordonu kabara ine şöyle anlatıyordu:
-Bulunduğumuz yer tamamen muhacimlerin arası idi. Paşa da ilerleyen efradımızı seyrederken göğsüne bir şeyin gayet kuvvetle çarptığını duymuştur.
-Evet, sağ tarafta ceketimde bir kurşun yeri gördüm. Yanımda bulunan zabit (rahmetli Nuri Conker Bey) "efendim, vuruldunuz" dedi. Ben böyle bir söz şuyu bulursa askerimizin kuvvei maneviyesi üzerinde yapacağı tesiri düşündüm.
Elimle zabitin ağzını kapadım.
"Sus" dedim.
Cevat Bey devamla:
-Bir şarapnel misketi göğsünün sağ tarafında tamam saatinin bulunduğu cebe isabet etmiştir. Saat parça parça oldu. Fakat o darbe paşanın göğsünde hafif bir leke bırakmaktan başka ileri geçmemiştir, dedi.
-O saat sizin için tarihî bir saattir. Görebilir miyim efendim dedim.
Paşa:
-O saatin enkazını bu muharebeden sonra Liman Paşa Hazretleri hatıra olarak aldılar. Bana da kendilerinin ailevi asalet armasını havi bulunan saatlerini verdiler.

Cevat Bey saatini gösterdi: Omega markalı siyah bir saat: Arkasında bir taç ve "L.Z." markaları. Paşanın kırılan saati de Mektebi Harbiye'den beri sakladığı Omega markalı kuvvetlice bir talebe saati imiş. Cevat Bey Zenith markalı bir bilezik saati de gösterdi ki onu Mustafa Kemal Paşa'ya o kurşun değdiği esnada yanında bulunan genç mülâzım vermiş.
Askerinin bu kadar yanına giden, onlara ön ayak olan bir kumandana en zorlu düşmanların bile dayanamayacağına aklım eriyordu…”

 10 Ağustos Türk süngü hücumu Türklere zaferden önceki adımı getirmişti nitekim İngiliz ve Yeni Zelandalılar arasında ağır bir yenilgiyle beraber moral bozucu da olmuştu. General Stopford, Ian Hamilton'a çektiği mesajda:

"Askerler, birlikler savaşma ruhuna artık sahip değil. Ağır bombardıman ya da tüfek ateşi karşısında ilerleyemiyorlar. Hücum için atılganlık gösteremedikleri gibi, en basit bir düşman saldırısında da tersyüzü dönüp, uzun süre geri çekiliyorlar. Askerlerin çoğu da sağda, solda gizleniyor"


Taarruzla beraber Türk 19. tümeni 1000 metre kadar ilerleyerek düşmanı tam bir çıkmaza sürmüş ve Gelibolu muharebelerinde dönüm noktası olmuştur. Bu taarruz sonucu Türkler 9.200 şehit verirken, müttefikler 6.000 kayıp vermiştir.
Albay Mustafa Kemal işte tam bu anda, kritik bir zamanda taarruz kararı vererek kaderi değiştirmiş ve 10 Ağustos Anafartalar zaferini getirmiştir.


Her Türk'ün görmesi gereken Conkbayırı tepesinin Bugünü



GELİBOLU'DA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER


Kanlısırt Avustalya Anıtı
Kırmızı sırt siperleri


57. Alay Şehitliği



Kılıçbayırı Siperleri


Conkbayırı Tepesi



ŞEHİTLERİMİZE SAYGI VE MİNNETLE...






0 Yorumlar