1941 yazı boyunca almanlar kızıl orduya ağır kayıplar verdirerek Rusların geri çekilmesine neden olmuş ve Moskova önlerine kadar gelmişti. Ayrıca alman ordusu bu ilerleyiş sırasında birçok sivilin de hunharca katledilmesinde rol oynadı. Ancak kızıl ordu direnmeye halen devam ediyordu. 1941 yılının Ekim ayında ise almanlar Moskova yakınlarındaki kızıl ordu savunma mevzilerini geçerek Moskova kapılarını zorlamaya başlamıştı. Artık almanlar Moskova’yı ele geçirmek için Moskova Savaşı’na girişebilirdi. Ancak Almanların karşısına kızıl orduyla birlikte bir düşman daha çıkmıştı. Bu düşman kasım ayında başlayan yağmurlarla yolları çamur deryasına çeviren Rus kışının başlangıcıydı ve yolların çamur olmasından ötürü ordunun ilerlemesinde ciddi sıkıntılar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu durum Sovyetlerin Moskova ve etrafına yeni direnek noktaları oluşturmasına olanak sağladı. Çünkü Moskova Rusya’nın sadece manevi merkezi değil aynı zamanda tüm Sovyetler birliğinin ulaşım merkeziydi. Her iki tarafın bu şehri eline geçirmek veya elinde tutmak istemesinin asıl sebebi ise tüm ana yollar ile demir yollarının Moskova’da birleşiyor olmasıydı. Ancak Sovyet istihbaratı doğuda büyük bir başarı göstermiş ve Japonların Sovyetler Birliğine saldırmayacağı ile ilgili önemli bir istihbarata ulaşmıştı. Bu durum üzerine Stalin doğuda bulunan birliklerin Moskova’nın savunmasına yardımcı olması için batıya sevkine karar verdi. Bu birlikler Moskova’nın savunmasında ve ileride gerçekleşecek Rzhev Muharebelerinde kilit rol oynayacaktı.

30 Kasım günü ise 4. Panzer Tümenine bağlı birlikler Kremline 24 kilometre uzaklıktaki Khimki banliyösünün önüne ulaşmıştı. Almanların Moskova’ya en çok yaklaştığı bölgede burasıydı ve işler artık tersine dönmeye başlayacaktı. Çünkü aralığın başında kızıl ordu doğudan gelen takviye birliklerin kattığı güç ile 3 cepheden karşı taarruza geçmiş ve Almanları siperlerinden sökmeye başlamıştı.

Almanlar aynı zamanda son 140 yılın en soğuk kışıyla da baş etmek zorundaydı. Almanlarda Napolyon’un ordusuyla aynı kaderi paylaşmak üzereydi. Tarih tekerrürden ibaret edecek gibi gözüküyordu. Alman birlikleri 2. dünya savaşı boyunca ilk defa bu kadar büyük çaplı bir geri çekilme yaşıyordu. Hitler ise bu geri çekilme ve başarısızlığı üst düzey generallerinin isteksiz olmasına bağlıyordu. Alman ordularının başkomutanı Feldmareşal Walther Vonbrauchitsch görevinden azledilip, yerine hitler kendisini atadı. Merkez ordular grubunun başında bulunan Feldmareşal Fedor Von Bock ise görevini Feldmareşal Gunter Von Kluge’ye devretti. Alman ordusu Hitlerin geri çekilmeyi yasaklayan emri ve ön hatlarını güçlendirmesiyle kızıl ordunun ilerleyişini durdurdu. Kızıl ordunun bu ilerleyişi sadece kuzeyde değil doğu ve batıda da etkili olmuştu. Bu durum kızıl ordu 1941 kış genel taarruzu olarak da adlandırılabilir.

Feldmareşal Walther Vonbrauchitsch

Feldmareşal Fedor Von Bock

Feldmareşal Gunter Von Kluge

Moskova’nın dışına çıkan kızıl ordu Vyazma kentini ele geçirerek alman merkez ordular grubunun destek hatlarını kesmeyi amaçlıyordu. Bu plan dahilinde General Georgi Jukov’a bağlı mekanize tümen doğudan saldırıya geçmişti. General İvan Konev’in 39. Ordusu da Rzhev'in batısındaki alman hattını yararak Almanların merkez ordu grubunun lojistik destek hattını tehdit etmeye başlamıştı. Bu açılan boşluktan ilerleyen 29. Orduda Rzhev kentine doğru ilerlemekteydi. Rusların bu taarruzlarına ise Almanlar direnmeye çalışıyordu. Almanlar piyade sıkıntısı yaşadığı için çeşitli destek birliklerinden askerleri de piyade birliklerinin içerisine dağıtmış ve direnişi arttırmaya çalışmıştı.

General Georgi Jukov

General İvan Konev


Bu dönemde alman 6. Piyade Tugayında görevli olan Heinrich Kahler durumu şu cümlelerle anlatıyordu:

‘’İnşaat birimleri ve artçı birliklerden destek alıyorduk. Bu birlikte bulunan askerlerin pek çoğu silahın nasıl tutulacağını bile bilmiyordu. Bu askerler sadece ölmeleri için cepheye sürülmüştü. Bizim bağlı bulunduğumuz birlik sürekli yer değiştirirken, yeni gelen bu askerler bulundukları noktadan ateş ediyordu. Bu askerleri bir Sovyet otomatik silahı etkisiz hale getirmek için yeter olmuştu ve 12 saat içerisinde 138 kişiden geriye 26 kişi kalmıştı.‘’

General Konev gerçekleştirdiği taarruz ile Orelino kenti yakınlarında bulunan 23. Alman Tugayını çember içine almayı başarmıştı. Ancak General Zhukov’un ilerleyişi çatışmaların ve Alman direnişinin artmasından dolayı durma noktasına gelmişti. Vyazma’ya ulaşabilen tek birlik ise süvari birlikleri olmuştu. Vyazma önüne gelen bu süvari birlikleri kızıl ordunun tank birliklerinin açığını kapatmak için oluşturduğu yeni sistemin bir parçasıydı. Süvari birliklerinin oluşturulma nedeni ise kızıl ordunun tank birliklerinin savaşın ilk haftalarında neredeyse yok edilmesinden dolayıydı. Bunun üzerine kızıl ordu 1941 yılının sonlarında hızlı hareket edebilecek başka birlikler oluşturmaya başlamıştı. Bu birlikler ise tamamen atlı süvarilerden oluşmaktaydı. Bu süvari birlikleri düşman hatlarında yarıklar açarak düşmanın iletişim hatlarına saldırıyordu. Kızıl ordu tarafından oluşturulmuş her süvari biriminde tank müfrezesi, tanksavar silahlar ve toplar da bulunmaktaydı. Süvari birlikleri hareket kabiliyeti yüksek birliklerdi. Askerler atlarla düşman hattına ulaşıyor, savaşmak için atlarından iniyor ve atlarını geri gönderiyorlardı. Kızıl ordu savaşın ilerleyen zamanlarında süvarilerden, tanklardan, kendinden tahrikli silahlardan ve roketlerden meydana gelen zırhlı süvari birlikleri oluşturacaktı. Bu oluşturulan yeni zırhlı süvari birlikleri sistemi Almanları Berlin önüne kadar kovalayacaktı.


Alman hatlarının yarılarak lojistik hatlarının tehlikeye girmesi üzerine 16 Ocak 1942 günü Feldmareşal Adolf Strauss 9. Alman ordusunun komutanlığından azledilerek yerine Feldmareşal Walter Model atandı. General Model göreve gelir gelmez durumu Sovyetlerin aleyhine çevirmeyi de başardı. Model öncelikle 23. Tugayın savunma hattını taramış, ardından da 29. Ordunun geri çekilme yolunu kesmişti. Bunun üzerine General Konev almanlar tarafından çembere alınmış birliklerini kurtarmak için taarruzlar gerçekleştirmiş, ancak Model’ın birlikleri bütün bu saldırıları püskürtmüştür. Aynı şekilde 29. Ordu birlikleri de düşman hattını yaramıyordu. Bunun üzerine Konev çember içine alınmış birliklerine kendilerini kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmaları emrini verdi. Ayrıca 17 Şubat 1942 tarihinde küçük bir paraşüt birliği cephe bölgesine iniş yaparak 29. Ordu birliklerinin çemberi yararak geri çekilmeleri için yardıma gitti. Bu desteğe rağmen 29. Ordunun Alman hatlarını yararak geri çekilmesi ise pahalıya mal oldu. Buna göre 29. Ordudan 5200 asker hatları yararak kurtulmuş, 14.000 asker ise ya ölmüş yada esir düşmüştür. Kızıl ordu ayrıca Alman Merkez Ordu Grubunun lojistik yollarını kesmek için Smolensk-Vyazma otoyolunu ele geçirmeye çalışmış, ancak bu girişim kanlı bir başarısızlık ile sonuçlanmıştır.

Feldmareşal Adolf Strauss

Feldmareşal Walter Model

Sovyetlerin 1941-1942 kışında gerçekleştirdiği bu taarruzlarda iki tarafında verdiği kayıplar tartışmalı olsa da kayıplar her iki taraf içinde son derece ağırdır. Sovyetlerin gerçekleştirdiği bu taarruzda kızıl ordu Kalinin cephesinde 341.000 asker, batı cephesinde ise 105.000 kayıp vermiştir. Alman merkez ordu grubunun verdiği kayıp sayısı ise yaklaşık 150.000 civarındadır. Kış boyunca devam eden çatışmalarda pek çok Sovyet birliği Alman cephe gerisinde kaldı. Geride kalan bu birlikler ormanlarda rahatça saklanabiliyordu. Cephe ise girintilerden ve çıkıntılardan oluşan düzensiz bir hal almıştı. Cephedeki en büyük çıkıntı Jirikovski kentinin yakınında bulunan ormanlarda bulunmaktaydı. 39. Ordudan birlikler ve 11. Süvari birliği bu çıkıntının içerisinde bulunmaktaydı. Bu birliklere düşman hattının iki kanadının arasından geçen dar bir koridordan destek ulaştırılıyordu. Bu birlikte bulunan askerlerden birisi günlüğüne durumu şu şekilde aktarmıştır:

‘’Sayımız çok az ve hiç kimse iyi durumda değil. Birliğimizin içerisinde bulunan atlarımızın tamamı öldü. Yaralılar ve hastalar yaya askerler tarafından taşınıyor. Bizler bazen bu askerleri dahi çok kıskanıyoruz.’’

Stavka zor elde ettiği mevzileri birlikler ne durumda olursa olsun bırakmak istemiyordu. Şimdi ise bir felaket yaklaşmaktaydı. Bu felaket ise Almanların 1942 yaz taarruzuydu. Almanlar 2 Temmuz 1942 günü Seydlitz Operasyonuna (Operation Seydlitz) başladı. Gerçekleştirilen bu harekat neticesinde, Alman ordusu 5 Temmuz günü 39. Ordu ve 11. Süvari Tugayını besleyen dar koridora hakim Pushkar kasabasını ele geçirerek koridoru kapattı. Bu durum 39. Ordunun, 11. süvari birliğinin, 41. ve 22. Ordularda görev yapan bazı birliklerin de çember içine alınması manasına geliyordu. Sovyet birlikleri kuşatmayı yarmak için pek çok girişimde bulunmuş, ancak başarılı olamamıştı. Bu dönemde çember içine alınmış birliklerin birisinde görevli muhabere subayı durumu şu şekilde aktarmıştır:

‘’Karargaha kötümser bir sessizlik hâkim. Hepimiz düşünceliyiz. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Ancak bu yeterli olmuyor. Şimdi ise sonuna kadar gitmemiz gerekiyor. Ya bu durumdan kurtulacağız yada burada öleceğiz.’’

39. ordu birlikleri alman kuşatmasını yarmaya çalışırken ordu komutanı General İvan İvanovich Maslennikov hava yolu ile tahliye edildi. Aynı uçağa ordu komutanının yardımcısı General İvan Aleksrandre Bogdanov yaralı olduğu için alınmıştı. Ancak General Bogdanov aldığı yaralardan dolayı 2 gün sonra kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir. Almanların bu kapanından ise sadece 18.000 asker kurtulabilmiştir. Almanlar tarafından kıskaca alınan 75.000 civarındaki asker ise ya ölmüş yada tutsak edilmiştir.


General İvan İvanovich Maslennikov

Almanların gerçekleştirdiği Seydlitz Operasyonu ile cephede bulunan girinti ve çıkıntılar yok olmuş ve Rzhev Hattı son halini almıştır. Bu hattın ucunda Rzhev kenti ve iki demiryolunun kesiştiği bir kavşak bulunmaktaydı. Demiryollarından biri doğu-batı yönünde Moskova’dan Velikiye Luki’ye, diğer hat ise kuzey-güney yönünde Torjok’dan Vyazma’ya uzanıyordu. Almanların Rzhev’i ele geçirmesi Sovyetlerin iki kanat arasında asker ve erzak taşımasını ciddi manada zorlaştırıyor; hatta olanaksız kılıyordu. Kızıl ordu Rzhev’i ele geçirdiği taktirde her iki düşman kanadı üzerine güçlü bir taarruz başlatabilecekti. Böylece Rzhev hattını koruyan Alman birlikleri çember içine alınarak yok edilebilirdi. Stavka bütün planlarını Rzhev’in ele geçirilmesi üzerine yapıyordu. Rzhev hattını koruyan Alman birliklerinin Moskova’ya uzaklığı ise sadece 150 kilometre kadardı. Kızıl ordunun düşmanı başkent Moskova’dan olabildiğince uzağa püskürtmesi için Rzhev kentinin ele geçirilmesi gerekiyordu. Almanların 1942 temmuzunda gerçekleştirdiği genel taarruzun bir başka ayağı ise Kafkas petrol yataklarını ele geçirmek için Güney Rusya üzerine gerçekleştirdiği Operation Case Blue idi. Kızıl ordu Güneyde gerçekleşen bu saldırılar üzerine Rostov kentini kaybetmiş ve Stalingrad’a çekilmişti. Stalin bu geri çekilme sırasında 227 numaralı emri verecek ve ''tek bir adım dahi geri çekilmeyeceksiniz'' diyecekti. Almanların güney cephesinde Stalingrad ve Kafkasya üzerine başlattığı taarruz sırasında Rzhev hattında çatışmalar top atışları ve küçük çarpışmalarla stabil halde sürmekteydi. Bu cephe doğu cephesinde en sakin yerlerden birisiydi. Ancak bu sakinlik fırtınadan önceki sessizlikti. Stavka büyük bir harekât planlıyordu. Bu dönemde ‘’Stalin’in Balyozu’’ adı verilen B4 Ağır Havan Topları cepheye getirilmişti. Bu havan topu 203mm çapında bir namluya sahip bir toptu. Bu top düşmanın direnek noktalarını yok eden korkunç bir silahtı. Bu top bataryaları ordu komutanlıklarına bağlı değil doğrudan Stavka komutası altındaydı. Dolayısıyla topların sevk edildiği her cephede büyük bir harekatın planlandığı aşikardı. Bu toplar 100 kilogram ağırlığında mermi atmaktaydı ve bu toplar ateş etmeye başladığı anda geldiği cephede bulunan alman askerlerinin hemen dikkatini çekmekteydi. Bu nedenle ağır topların varlığı Rzhev hattında gizli tutuluyordu. İşte bu yüzden rzhev hattında yapılan topçu ateşlerinde b4 ağır havan topları hafif toplar kullanılıyordu. Hafif topların yaptığı atışlarla menzil ölçülüyor ve sonuçlar b4 bataryalarına göre yeniden hesaplanıyordu. Ancak kızıl ordunun gizlediği tek silah b4 ağır havan topları değildi.

B4 Ağır Havan Topu

Bu dönemde yeni M30 Roket Rampaları da ilk kez savaşa dahil olacaktı. M30 roket bataryaları kamyonla taşınan Katyuşa roket rampalarına yapısal olarak çok benziyordu. Ancak M30 Rampaları soğan başlı roket başlığına sahip 300mm’lik roketler attığından rampanın yere konulması gerekiyordu. Bu roket rampalarına 4 ile 8 roket yerleştirilebiliyordu. Aslında bu roket rampaları basit, ancak ölümcül bir silahtı. Rus askerler bu rampalara ‘’İvan’ın Yumruğu’’ adını vermişlerdi. Bu roketlerin menzili 2800 metreydi. Savaşın ilerleyen zamanlarında geliştirilen M-31 roketlerinin menzili ise 4300 metreye kadar ulaşacaktı. Geliştirilmiş M-31 roketleri ayrıca kamyon üzerine yerleştirilerek de ateşlenebiliyordu. 1942 yazında havanın açık olduğu dönemlerde her iki tarafta siperlerinden birbirlerinin hareketini hatta sigara içtiklerini dahi görebiliyorlardı.

M30 Roket Rampalarında Kullanılan Mühimmatlar

M30 Roket Rampası

Bu dönemde her iki tarafta taarruz hazırlıkları içerisindeydi. Stavka’nın planı Rzhev ve Zubtsov kentlerinin ele geçirilmesi üzerineydi. Ayrıca Volga ve Vazuza nehrindeki savunma hatlarının güçlendirilmesini emretmişti (Stavka Directive No: 170514). Bu taarruzu Kalinin ve batı cephelerinden ikişer ordu tarafından gerçekleştirilecekti ve taarruzun 28 Temmuz 1942 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanmıştı. Almanların taarruz planı ise cephede girinti oluşturan Shkunsky’e Saldırlması üzerineydi. Bu harekata Operation Whirlwind (Kasırga Operasyonu) ismi verilmişti. Bu harekât klasik alman taktiklerinden meydana geliyordu. Plana göre girintideki Sovyet birliklerine mekanize birliklerle kuzey ve güneyden saldırılarak kıskaca alınacak ve yok edilecekti. Ancak yaz yağmurlarından dolayı yollar bataklığa dönmüş ve birliklerin harekât bölgelerine sevkiyatında ciddi aksamalar meydana gelmişti. Dolayısıyla almanlar Kasırga Operasyonunu ertelemek zorunda kaldı. Ancak kızıl ordu planlarını gerçekleştirerek 30 Temmuz 1942 tarihinde saldırıya geçti. Kızıl ordunun Rzhev’i ele geçirmek için 2 günlük bir süresi vardı. Aksi halde cepheye gelecek Alman takviyelerinden dolayı şehri ele geçirmeleri mümkün değildi. Dolayısıyla Sovyet ordusunun bu şehre saldırısı çok şiddetli oldu. Kalinin cephesi topçu birliklerinin komutanı General Nikolai Khlebnikov hazırladığı raporda silahlarının yarattığı etkiyi şu şekilde belirtmiştir:

‘’Düşmanın ana savunma hattındaki iki ön mevzi tamamen yok edildi. Bu mevzilerdeki askerlerin neredeyse tamamı ortadan kaldırıldı. Şiddetli bombardıman ile piyade ve zırhlı birliklerin önü açılmaya devam edilmeli’’

Ancak alman 9. Ordu Komutanı General Model 6. Alman Piyade Tümenini kullanarak hatlarında açılan yarıkları kapatmaya başlamıştı. Dolayısıyla Stavka’nın 2 gün içerisinde Rzhev’i ele geçirme planı gerçekleşmeyecek gibi duruyordu. Sovyetlerin gerçekleştirdiği taarruz sonucu çıkan çatışmalar açık arazide günlerce devam etti. Bu çatışmaların en şiddetlisi ise Rzhev’in kuzeyinde bulunan Polunino kasabası ile 200 numaralı tepede yaşanmaktaydı. Takviye olarak gönderilen 6. piyade tümeninde görevli bir asker Rusların bu taarruzu ile ilgili yaşadıklarını şu şekilde anlatmıştır:

‘’Siperlerimiz top, Katyuşa ve silahlarla hiç durmadan ateş altında tutuluyor. Bize ateş açan silahların ve roketlerin sayısı ve korkunç sesleri inanılmazdı. Yaralılar cephenin arkasına doğru taşınmaya çalışılıyor veya yürüyebilecek durumda olanlar yürüyerek geri çekiliyorlardı. Askerlerim bu şiddetli bombardımanın şokundaydı. Ruslar bütün silahlarımızı ve mevzilerimizi yok ediyordu. Ancak Rus piyadeleri yine de hattımızı yaramamıştı.’’

Sovyet ordusunun uyguladığı piyade taktikleri ise bu saldırılarda hiçbir işe yaramamıştı. 1912 yılında kızıl ordu doktrinine göre piyadeler iki kademeye bölünüyordu. Ön kademede iki, arka kademede ise bir birlik bulunuyordu. Her kademe kendi içerisinde de aynı düzeni en küçük birliklere kadar uyguluyordu. Böylece bir birlik başarılı bir taarruz için hızlı bir şekilde harekete geçebiliyordu. Ancak bu şekilde 27 silahlı müfrezeden sadece 8 tanesi cephenin ön kısmında bulunabiliyordu. Dolayısıyla bu durum saldırı gücünü zayıflatıyor ve arkadaki birimleri daha düşmanla yüz yüze bile gelemeden top veya havan mermilerine hedef haline getiriyordu. Kızıl ordu Rzhev’deki çatışmalarda piyadelerinin bu düzende saldırı yapmasından dolayı çok acı dersler aldı. 4 Ağustos 1942 tarihinde ise ‘’Stalin’in Balyozu’’ B4 Ağır Havan topları cephede yerini aldı ve ateş etmeye başladı. Aynı gün Katyuşa ve M-30 Roket Bataryaları da ateş etmeye başladı. Bu silahların devreye girmesiyle kızıl ordunun asıl ağır saldırısı başlamış oldu. Bu saldırılardan 5 gün sonra 9 Ağustos 1942 tarihinde Zukov’un batı cephesinden getirdiği 20. Orduya bağlı birlikler de bu saldırılara katıldı. 20. Ordu saldırılarında ağır bedeller ödeyerek ilerledi ve 2 gün sonra Vazuza ve Gecat nehirlerine ulaştı. 20. Ordunun bundan sonraki görevi ise bu nehirleri geçerek Vyazma-Rzhev arasındaki demiryolunu kesmekti. Alman tarafında ise General Model hiç vakit kaybetmeden Kasırga Operasyonu için tahsis edilen üç tanesi zırhlı olmak üzere beş birliğin yerini değiştirmişti. Taarruz halinde olan Kızıl ordu birimleri Model’in bu hamlesiyle etkisiz hale getirilmişti. Dolayısıyla daha fazla ilerleyemeyeceğini anlayan Zhukov birliklerine savunma pozisyonu alması için emir vermişti. Ancak Zhukov sol cenahında kalan Karmanovo köyüne bir saldırı planlamaktaydı. Bu köy önden Vazuza nehri, yanlardan ise bataklıklar ile korunan doğal bir kaleydi. Buraya yapılacak taarruzların bedeli gerçekten ağır olacaktı. Bu kayıpları göze alarak 20. Ordu bu bölgeye 21 Ağustos 1921 tarihinde saldırıya başladı. Aynı tarihte Kalininn cephesindeki Kızıl Ordu birlikleri de Polunino kasabası ve 200 numaralı tepeye taarruza başladı. 22 Ağustosta Polunino kasabası kızıl ordunun eline geçti ve Rzhev kentinin dış mahallelerine ulaştı. 20. Ordu ise 23 Ağustosta Karmanovo köyünü ele geçirerek büyük bir pozisyon avantajı yakaladı. alman ordusunun başında bulunan General Model ise 9. Orduya destek olması için General Günther Von Kluge’den 3 Tümen göndermesini istemişti. Von Kluge tarafından gönderilen takviye kuvvetler ve Model’in taktik yeteneği sayesinde Sovyet taarruzu durma noktasına geldi. Kızıl ordunun elde ettiği alan hedeflenenin çok altında kalmıştı. Bununla birlikte kızıl ordunun kayıpları da ciddi sayılara ulaşmaya başlamıştı. Bunun üzerine Stalin Batı cephesi karargahında Zhkov ile telefon aracılığı ile görüşmüş ve Zhukov’a şunu söylemiştir:

‘’Stavka’ya biran önce rapor göndermeli ve iyice düşünüp yerine kimin geçeceğine karar vermelisin.’’

General İvan Konev

Stalin bu görüşmeden sonra Zhukov’u Stalingrad Krizini çözmek için güneye göndermeye karar verdi. Zhukov ise yerine geçecek kişi için General İvan Konev’i önermişti. Dolayısıyla Stalin Konev’i Batı Cephesi Komutanı olarak atadı. Konev göreve gelir gelmez yeni bir strateji için çalışmaya başladı. Konev’in yeni stratejisi ise Doğu-Batı yönünde bulunan demiryollarını ele geçirerek Almanların lojistik hatlarını kesmek yerine, elinde bütün birliklerle Almanların elinde bulunan Rzhev kentini almak için kullanacaktı. Bu yeni emirler ve strateji kapsamında Ağustos ayı sonunda Kızıl Ordu deneme saldırıları düzenlemeye başladı. Bu saldırılarla karargâh önemli direnek noktaları ve düşmanın zayıf noktalarını belirlemeye çalışmış, daha sonra da ana taarruzlar için emir verilmiştir. Bu taarruzlar neticesinde, Konev zaferin eşiğinde gibi gözüküyordu. Ancak almanlar bir kez daha takviye kuvvet getirerek kızıl ordunun ilerlemesini durdurdu. Kızıl Ordu tarafından 2 ay süren taarruz neticesinde iki tarafta bir şey elde edememiş ve Konev Ekim ayında taarruzu durdurmak zorunda kalmıştı. Bu tarihten itibaren Rzhev Cephesi giderek stabil bir hale geldi. General Model’ın 9. Ordusu bu taarruzlar sırasında 60.000 askerini kaybetmişti. Kızıl ordunun kayıpları ise 314.000 askeri bulmuştu. Yani Sovyetlerin kaybı Almanların kaybından beş kat daha fazlaydı. İşte bu taarruzlar ve sonrasında yaşananlardan dolayı Sovyet askerleri bu cepheye Rzhev Kıyma Makinası (Rzhev Meat Grinder) ismini verdi. Bu askerlerden birisi anılarında yazın gerçekleştirilen bu taarruz hakkında şunları belirtmiştir:

‘’Yaz aylarında daha önce hiç taarruza geçmemiştik. Yazın Almanlara nasıl saldırmamız gerektiğini bilmiyorduk. Ben cephenin 1 kilometre gerisindeydim. Bir anda ölüler ile dolu bir tarladan geçmeye başladık. Bunlar yeni üniformalarını giymiş olan genç askerlerimizdi. Alman silahları taarruza geçtiğimiz anda askerlerimizi biçiyordu. Almanlarla nasıl savaşacağımızı öğrenmeye çalışıyorduk. Stalingrad kuşatmasından gelen arkadaşlar ise bu işi bize kısa zamanda öğretti. Artık her şeyi biliyorduk ve saldırılarımız daha başarılı oluyordu.’’

Kasım ayına gelindiğinde kızıl ordu yeni bir bombardıman uçağına kavuşmuştu. Bu uçak çift motoru bulunan Tupolev TU-2 bombardıman uçağıydı. Tupolev TU-2 dört kişilik bir mürettebat tarafından uçurulan yüksek hızlı bir bombardıman uçağı olarak tasarlanmıştı. Bu uçakta 3 tondan fazla bomba taşınabiliyor ve 2 adet 20mm’lik top ile 3 adet otomatik silah bulundurmaktaydı. Bu uçağın tasarımcısı Andrey Tupolev OKB-29 olarak da bilinen havacılık tasarım bürosunda görev yapmaktaydı. Bu büro İçişleri Bakanlığına bağlı gizli polis tarafından korunmakta ve denetlenmekteydi. Rzhev ve şehre bağlı demiryolu ağı halen Almanların kontrolünde bulunmaktaydı. Bu durum Kalinn cephesinin yeni bir taarruz başlatması için ihtiyaç duyduğu desteğe kavuşmasını engelliyordu. 

Tupolev TU-2 Bombardıman Uçağı

Stavka bunun üzerine bu desteği havayolu ile sağlama kararı aldı. Sovyetler Birliği Mars Operasyonu (Operation Mars) adını verdiği yeni bir taarruz için hazırlıklara başladı. Kızıl Ordu 1942 kasımında iki genel taarruz planı hazırlamıştı. Buna göre Uranüs Operasyonu (Operation URANÜS) ile Stalingrad kentinde bulunan Almanlar çember içine alınacak, Mars Operasyonu ile ise Rzhev üzerine ağır bir darbe indirilmesi ve Almanların Güneye destek yollamasının önünün kesilmesi planlanmıştı. Stavka’nın Stalingrad cephesinde temsilcisi olarak Güneyde görev yapan General Zhukov Mars Operasyonunu yönetmesi için kuzeye gönderildi. bu Taarruzda Konev Komutasındaki batı cephesi ve Kalinn cephesi yer alacaktı. Zhukov’un görevi ise her iki ordunun komutanlarını denetlemekti. Bu harekât için Kızıl Ordu 660.000 asker ve 2000 tank toplamıştı. Harekatın ilk gününde sert bir kar yağışı sürmekteydi. Bu tipi yüzünden görüş mesafesi 20 metreye kadar düşmüştü. Zhukov ve Konev yakın hava desteğine büyük önem vermekteydi. Ancak hiçbir uçak bu hava koşulları altında uçamazdı. Ancak harekâtı ertelemek söz konusu dahi olamazdı. İlk saldırı Rzhev bölgesinin batısında Kayusov’a bağlı 1. Sovyet Mekanize Tugayı tarafından gerçekleştirdi ve Alman hava birliğinin bulunduğu mevzileri yararak Bely kentine doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada Katusov’un 3. Mekanize Tümeni Karskaja Vadisi boyunca ilerleyerek 1. Mekanize Tugay’a paralel bir yol izliyordu. Sovyetlerin bu saldırısı üzerine General Model ve General Von Kluge yedekler dahil ellerindeki tüm güçleri cepheye sürmeye karar verdiler. Alman takviye kuvvetleri Smolensk şehrinden yola çıkarak Alman Merkez Ordular Grubuna yardıma gelmeye başladı. Sovyet tankları ve süvarileri ise Rzhev’in doğusunda bulunan demiryolunu ele geçirmişlerdi. Ancak Almanlar tarafından getirilen zırhlı bir tren ele geçirilen bölgeleri kısa sürede geri aldı. Bu geri çekilmeye rağmen Kızıl Ordu hiç ara vermeden saldırılarına devam ediyordu. Ancak iyi organize olmuş ve etkili silahlara sahip Alman hatları Sovyet birliklerine geçit vermiyor ve ağır kayıplar vermelerine neden oluyordu. Ancak alman üst komuta kademesi bir felaketin her an yaşanabileceğini düşünüyordu. Çünkü Almanların elinde bulunan Bely kentinde bulunan savunma hattı çöktüğü anda bütün Rzhev bölgesi kuşatma altına alınabilir ve bu bölgedeki Alman Merkez Ordusu yok edilebilirdi. Dolayısıyla Karskaja vadisindeki çatışmalar bu harekatta kilit bir rol oynayacağa benziyordu.

Mars Operasyon Şeması

Uranüs Operasyon Şeması

Ancak Alman birlikleri vadide bulunan Sovyet birliklerini durdurmayı başarmış ve cephe stabil hale gelmişti. Daha güneyde ise Feldmareşal Erich Von Manstein Stalingrad’da mahsur kalan Alman birliklerini kurtarmak için bir taarruza hazırlanmaktaydı. Bu taarruza Kış Fırtınası Harekâtı ismi koyulmuştu. Ancak Von Manstein’ın yöneteceği bu taarruz Sovyetler tarafından Stalingrad’da kıskaca alınmış Alman birliklerini kurtarmak için daha çok birliğe ihtiyacı vardı. Dolayısıyla Von Manstein Alman yüksek komuta kademesinden daha çok zırhlı birlik istemiş; ancak Alman genelkurmayı bu isteğe ret cevabı vermiştir. Çünkü takviye kuvvetlerinin neredeyse tamamı Rzhev bölgesinde devam eden Sovyet taarruzunu durdurmak için yollanmıştı. Sovyetler tarafından başlatılan Mars Operasyonu sırasında Alman kuvvetleri Rzhev bölgesinde bulunan birkaç hayati demiryolu ve otobanı savunmaya ve karlar içerisinde şiddetli bir çatışma içerisinde buldu. Bu bölgeyi savunan seçkin Alman birlikleri Sovyetlerin gerçekleştirdiği bu saldırılarla ilgili ‘’savaşın en kötü ayları’’ olarak nitelendirecekti. Bu saldırılar sırasında General Mihail Katukov yönetimindeki 3. Mekanize Tümeni Rzhev kentine çıkan otobana yaklaşık 2 kilometre kadar yaklaşmayı başarmıştı. Ancak bu taarruz Katukov’a pahalıya patlamış ve elindeki tank sayısı 270’den 65’e kadar düşmüştü. Bu durum Alman direnişin ne kadar kuvvetli olduğunun göstergesiydi. 

Feldmareşal Erich Von Manstein

General Mihail Katukov

Bu durumda Mars Operasyonunun daha fazla devam etmesinin bir anlamı kalmamıştı. Çünkü tüm taarruz cephelerinde Almanların inatçı savunmasından ötürü 20 Aralık 1942 günü ilerleyiş durma noktasına gelmişti. Bu durumdan anlaşılacağı üzere Alman kuvvetlerinin Kızıl Ordu karşısındaki üstünlüğü devam ettiği aşikardı. Tabi ki Almanlar her konuda Kızıl Ordu karşısında üstün değildi. Örneğin Kızıl Ordu keskin nişancıları çoğu kez Alman birliklerine zor anlar yaşatabiliyordu. Ancak bahsi geçen bu üstünlük savaş alanında çok büyük bir etkiye sahip değildi. Ancak Kızıl Ordu içerisinde Stalingrad ve Rzhev cephelerinde birçok keskin nişancı kahraman doğması da bu döneme tekabül etmekteydi. Kızıl Ordunun Mars ve Uranüs Operasyonlarında en büyük eksiklerinden biriside alman direneklerine yapılan saldırılarda pek çok askerin boş yere feda edilmesiydi. Ayrıca tanklar ile piyade birlikleri spesifik bir biçimde birlikte hareket etmeyi de daha öğrenememişti. Kızıl Ordu cephe istihbaratı konusunda da büyük bir hayal kırıklığı yaşatmaktaydı. Esir alınan bir Sovyet subayı Alman sorguculara Alman takviye kuvvetlerinin cepheye geldiğini gördüğünde çok şaşırdığını dahi belirtmişti. Ayrıca Alman istihbarat raporlarında:

‘’Düşman bu kuvvetlerin ortaya çıkacağını beklemiyordu. Ele geçirdiğimiz Sovyet haritalarında alman takviye kuvvetlerinin hiç birisinin yeri işaretlenmemişti.’’

Şeklinde beyanatlar bulunmaktaydı. Almanların cephe istihbaratında en büyük avantajı ise Doğu Cephanesi Yabancı Ordular Tahkikat Birimi (fremde heere ost) komutanı Reinhard Gehlen’in başlarında bulunması ve iyi bir cephe istihbarat ağı oluşturmasıydı.

Reinhard Gehlen

Mars Operasyonu sonrasında Kızıl Ordu 216.000 askerini kaybetmiş, 9. Alman Ordusu ise 53.000 asker kaybetmişti. Dolayısıyla kızıl ordunun kaybı Almanların neredeyse 5 katına yakındı. Ancak Almanlar kayıplarının az olmasına rağmen dezavantajlı durumdaydı. Çünkü kaybettikleri bu askerler savaş meydanlarında pişmiş tecrübeli askerler ile komutanlardı ve yerlerinin doldurulması gerçekten zordu. Mars Operasyonu, Stavka tarafından bir bozgun olarak görülmüş ve Mareşal Zhukov bu harekâtı bir başarısızlık olarak nitelendiriyordu. Dolayısıyla harekâtı yöneten birçok general ya görevlerinden azledilmiş (Konev) yada sürgüne (Maksiv Purkayev) gönderilmiştir. Ancak verilen ağır kayıplara rağmen harekatın başarılı olduğu önemli bir nokta bulunmaktaydı. Alman Merkez Ordu Grubuna bağlı takviye kuvvetler Mars Operasyonundan dolayı Rzhev bölgesine destek olmak zorunda kalmıştı. Dolayısıyla bahsi geçen bu kuvvetler Von Manstein’in Stalingrad’da mahsur kalmış alman 6. Ordusunun kurtarılmasına destek olamamıştı. Mars Operasyonu kızıl ordunun ilerleyişi açısından bir hezimet olsa da savaşın geneline olan etkisinden dolayı bir başarı olarak da görülebilir.

Ocak 1943’e gelindiğinde Rzhev’in 250 kilometre batısındaki Velikiye Luki kurtarılmış ve Kızıl Ordu önemli bir avantaj yakalamıştı. Çünkü bu şehrin kaybedilmesi Almanlara destek getiren demiryolunun kaybedilmesi anlamına da geliyordu ve Almanlara ciddi manada dezavantajlı duruma sokmuştu. 23 Ocak 1943 tarihinde Von Kluge Rzhev’den çekilmek için Alman Yüksek Komutasından izin istedi. Bu istekten 5 gün sonra ise Stalingrad’da bulunan 6. Alman Ordusu teslim oldu. Bu durum üzerine Hitler başka bir kuşatmanın yaşanmaması için Von Kluge’ye geri çekilmesi için izin verdi. Aslında 9. Ordu bölgeden çekilirken oldukça savunmasız durumda olacaktı. Bu yüzden ordu subayları Hitler izin vermeden önce çekilme planlarını yapmaya başlamıştı. Bu çekilme işlemine Bufalo Operasyonu (Operation Buffalo) ismi verildi. Bu devasa harekatta 365.000 alman askeri 100 kilometre gerideki yeni savunma hattına yerleşecekti. Almanlar geri çekilirken geniş kapsamlı bir Partizan Operasyonu da yürütmeye başlamıştı. Bu operasyonlardan Kızıl Ordu askerleri kadar sivil halkta nasibini alıyordu. Bu operasyonlar sırasında Alman askerlerinin karşısına çıkan Ruslar acımasızca cezalandırılıyordu. Bu operasyonlar sırasında 4. Panzer Tümeninden Kızıl Orduya esir düşen bir onbaşı sorgusunda

‘’Devriyelerimiz patates ve tuz taşıyan yaşlı bir adamı ve 6 yaşındaki bir çocuğu tutukladı. Tutuklanan bu siviller balığa gittiklerini iddia ediyordu. Fakat partizanlara erzak taşıdıkları çok açıktı. Onlarla fazla oyalanmadık ve kurşuna dizerek ait oldukları yere gönderdik.’’ şeklinde beyanat vermiştir.

Almanların tüm savaş boyunca savaştıkları cephelerde sivillere uyguladığı vahşet doğu cephesinde zirve noktasına ulaştı. Bundan dolayı Almanlar Kızıl Ordu karşısında geri çekilirken Kızıl Ordu askerleri de Alman asker ve sivillerine bu olaylardan dolayı acımadılar. Dolayısıyla Doğu cephesinde hem almanlar hem de Rusların işlediği insanlık suçları had safhaya ulaşmıştır. Bu geri çekilme sırasında General Model askerlerine çalışma çağındaki tüm erkeklerin esir alınmasını, her türlü erzağa el konulmasını, kuyuların zehirlenmesini ve geri çekilme yolundaki tüm köylerin yakılmasını emretmişti.

Almanlar 1 Mart 1943 tarihinde yeni savunma hattına doğru geri çekilmeye başladı. Almanlar kademeli olarak geri çekiliyordu. Bu geri çekilme sırasında askeri mühendisler geride kalan köprü ve geçitleri havaya uçuruyordu. Ayrıca alanlar çekildikleri bölgelere anti personel mayınları, anti tank mayınları ve bubi tuzakları döşüyordu. Ruslar ise Almanların bu geri çekilme harekatını geç fark etmiş ve Almanları takip etme şansları kalmamıştı. Kızıl Ordu birlikleri Vyazma şehrini ele geçirdiğinde şehrin Almanlar tarafından talan edilip yıkıldığını görmüştü. Kentte tüm binalar yerle bir edilmiş, telgraf direklerinin tamamı kesilmiş ve tüm tren istasyonları bombalarla imha edilmişti. Aslında almanlar Rzhev cephesinden bozguna uğramadan ayrılmıştı. Almanların asıl geri çekilmesinin nedeni yukarıda zikrettiğimiz gibi Alman komuta kademesinin ikinci bir Stalingrad bozgununun önüne geçmekti.

Rzhev muharebesinde yaşanan çatışmalar 2. Dünya Savaşı boyunca yaşanmış en şiddetli ve kanlı çatışmalardan birisidir. Kızıl ordu yaklaşık 1,200,000 askerini kaybetmişti. Almanlar ise 800,000 civarında kayıp vermişti. Bu geri çekilmeden sonra alman 9. Ordusuna yeni bir görev verildi. Buna göre General Model emrindeki 9. Ordu Hisar Harekatını gerçekleştirecekti. Ancak General Model bu harekatın faydalı olacağından oldukça şüpheliydi. Çünkü 9. Ordu kış boyunca savaşmış ve oldukça yorgundu. Dolayısıyla bu askerlerin başarılı bir harekât yürütmesi oldukça iyimser bir yaklaşımdı.


0 Yorumlar