RZHEV MUHAREBELERİ (RZHEV KIYMA MAKİNESİ)
1941 yazı boyunca almanlar kızıl orduya ağır kayıplar verdirerek Rusların geri çekilmesine neden olmuş ve Moskova önlerine kadar gelmişti. Ayrıca alman ordusu bu ilerleyiş sırasında birçok sivilin de hunharca katledilmesinde rol oynadı. Ancak kızıl ordu direnmeye halen devam ediyordu. 1941 yılının Ekim ayında ise almanlar Moskova yakınlarındaki kızıl ordu savunma mevzilerini geçerek Moskova kapılarını zorlamaya başlamıştı. Artık almanlar Moskova’yı ele geçirmek için Moskova Savaşı’na girişebilirdi. Ancak Almanların karşısına kızıl orduyla birlikte bir düşman daha çıkmıştı. Bu düşman kasım ayında başlayan yağmurlarla yolları çamur deryasına çeviren Rus kışının başlangıcıydı ve yolların çamur olmasından ötürü ordunun ilerlemesinde ciddi sıkıntılar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu durum Sovyetlerin Moskova ve etrafına yeni direnek noktaları oluşturmasına olanak sağladı. Çünkü Moskova Rusya’nın sadece manevi merkezi değil aynı zamanda tüm Sovyetler birliğinin ulaşım merkeziydi. Her iki tarafın bu şehri eline geçirmek veya elinde tutmak istemesinin asıl sebebi ise tüm ana yollar ile demir yollarının Moskova’da birleşiyor olmasıydı. Ancak Sovyet istihbaratı doğuda büyük bir başarı göstermiş ve Japonların Sovyetler Birliğine saldırmayacağı ile ilgili önemli bir istihbarata ulaşmıştı. Bu durum üzerine Stalin doğuda bulunan birliklerin Moskova’nın savunmasına yardımcı olması için batıya sevkine karar verdi. Bu birlikler Moskova’nın savunmasında ve ileride gerçekleşecek Rzhev Muharebelerinde kilit rol oynayacaktı.
30 Kasım günü ise 4. Panzer Tümenine bağlı birlikler Kremline 24 kilometre uzaklıktaki Khimki banliyösünün önüne ulaşmıştı. Almanların Moskova’ya en çok yaklaştığı bölgede burasıydı ve işler artık tersine dönmeye başlayacaktı. Çünkü aralığın başında kızıl ordu doğudan gelen takviye birliklerin kattığı güç ile 3 cepheden karşı taarruza geçmiş ve Almanları siperlerinden sökmeye başlamıştı.
![]() |
Feldmareşal Walther Vonbrauchitsch |
![]() |
Feldmareşal Fedor Von Bock |
![]() |
Feldmareşal Gunter Von Kluge |
![]() |
General Georgi Jukov |
![]() |
General İvan Konev |
Bu dönemde alman 6. Piyade Tugayında görevli olan Heinrich
Kahler durumu şu cümlelerle anlatıyordu:
‘’İnşaat birimleri ve artçı birliklerden destek alıyorduk. Bu
birlikte bulunan askerlerin pek çoğu silahın nasıl tutulacağını bile
bilmiyordu. Bu askerler sadece ölmeleri için cepheye sürülmüştü. Bizim bağlı
bulunduğumuz birlik sürekli yer değiştirirken, yeni gelen bu askerler
bulundukları noktadan ateş ediyordu. Bu askerleri bir Sovyet otomatik silahı
etkisiz hale getirmek için yeter olmuştu ve 12 saat içerisinde 138 kişiden
geriye 26 kişi kalmıştı.‘’
![]() |
Feldmareşal Adolf Strauss |
![]() |
Feldmareşal Walter Model |
Sovyetlerin 1941-1942 kışında gerçekleştirdiği bu
taarruzlarda iki tarafında verdiği kayıplar tartışmalı olsa da kayıplar her iki
taraf içinde son derece ağırdır. Sovyetlerin gerçekleştirdiği bu taarruzda
kızıl ordu Kalinin cephesinde 341.000 asker, batı cephesinde ise 105.000
kayıp vermiştir. Alman merkez ordu grubunun verdiği kayıp sayısı ise yaklaşık 150.000
civarındadır. Kış boyunca devam eden çatışmalarda pek çok Sovyet birliği Alman cephe
gerisinde kaldı. Geride kalan bu birlikler ormanlarda rahatça saklanabiliyordu.
Cephe ise girintilerden ve çıkıntılardan oluşan düzensiz bir hal almıştı. Cephedeki
en büyük çıkıntı Jirikovski kentinin yakınında bulunan ormanlarda
bulunmaktaydı. 39. Ordudan birlikler ve 11. Süvari birliği bu çıkıntının
içerisinde bulunmaktaydı. Bu birliklere düşman hattının iki kanadının arasından
geçen dar bir koridordan destek ulaştırılıyordu. Bu birlikte bulunan
askerlerden birisi günlüğüne durumu şu şekilde aktarmıştır:
‘’Sayımız çok az ve hiç kimse iyi durumda değil. Birliğimizin
içerisinde bulunan atlarımızın tamamı öldü. Yaralılar ve hastalar yaya askerler
tarafından taşınıyor. Bizler bazen bu askerleri dahi çok kıskanıyoruz.’’
Stavka zor elde ettiği mevzileri birlikler ne durumda olursa
olsun bırakmak istemiyordu. Şimdi ise bir felaket yaklaşmaktaydı. Bu felaket
ise Almanların 1942 yaz taarruzuydu. Almanlar 2 Temmuz 1942 günü Seydlitz
Operasyonuna (Operation Seydlitz) başladı. Gerçekleştirilen bu harekat
neticesinde, Alman ordusu 5 Temmuz günü 39. Ordu ve 11. Süvari Tugayını besleyen
dar koridora hakim Pushkar kasabasını ele geçirerek koridoru kapattı. Bu
durum 39. Ordunun, 11. süvari birliğinin, 41. ve 22. Ordularda görev yapan bazı
birliklerin de çember içine alınması manasına geliyordu. Sovyet birlikleri
kuşatmayı yarmak için pek çok girişimde bulunmuş, ancak başarılı olamamıştı. Bu
dönemde çember içine alınmış birliklerin birisinde görevli muhabere subayı
durumu şu şekilde aktarmıştır:
‘’Karargaha kötümser bir sessizlik hâkim. Hepimiz düşünceliyiz.
Biz elimizden geleni yapıyoruz. Ancak bu yeterli olmuyor. Şimdi ise sonuna
kadar gitmemiz gerekiyor. Ya bu durumdan kurtulacağız yada burada öleceğiz.’’
39. ordu birlikleri alman kuşatmasını yarmaya çalışırken
ordu komutanı General İvan İvanovich Maslennikov hava yolu ile tahliye
edildi. Aynı uçağa ordu komutanının yardımcısı General İvan Aleksrandre
Bogdanov yaralı olduğu için alınmıştı. Ancak General Bogdanov aldığı yaralardan
dolayı 2 gün sonra kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir. Almanların bu
kapanından ise sadece 18.000 asker kurtulabilmiştir. Almanlar tarafından
kıskaca alınan 75.000 civarındaki asker ise ya ölmüş yada tutsak
edilmiştir.
![]() |
General İvan İvanovich Maslennikov |
![]() |
B4 Ağır Havan Topu |
![]() |
M30 Roket Rampalarında Kullanılan Mühimmatlar |
![]() |
M30 Roket Rampası |
Bu dönemde her iki tarafta taarruz hazırlıkları
içerisindeydi. Stavka’nın planı Rzhev ve Zubtsov kentlerinin ele geçirilmesi
üzerineydi. Ayrıca Volga ve Vazuza nehrindeki savunma hatlarının
güçlendirilmesini emretmişti (Stavka Directive No: 170514). Bu taarruzu Kalinin
ve batı cephelerinden ikişer ordu tarafından gerçekleştirilecekti ve taarruzun 28
Temmuz 1942 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanmıştı. Almanların taarruz
planı ise cephede girinti oluşturan Shkunsky’e Saldırlması üzerineydi. Bu harekata
Operation Whirlwind (Kasırga Operasyonu) ismi verilmişti. Bu harekât
klasik alman taktiklerinden meydana geliyordu. Plana göre girintideki Sovyet birliklerine
mekanize birliklerle kuzey ve güneyden saldırılarak kıskaca alınacak ve yok
edilecekti. Ancak yaz yağmurlarından dolayı yollar bataklığa dönmüş ve
birliklerin harekât bölgelerine sevkiyatında ciddi aksamalar meydana gelmişti. Dolayısıyla
almanlar Kasırga Operasyonunu ertelemek zorunda kaldı. Ancak kızıl ordu
planlarını gerçekleştirerek 30 Temmuz 1942 tarihinde saldırıya geçti. Kızıl
ordunun Rzhev’i ele geçirmek için 2 günlük bir süresi vardı. Aksi halde cepheye
gelecek Alman takviyelerinden dolayı şehri ele geçirmeleri mümkün değildi. Dolayısıyla
Sovyet ordusunun bu şehre saldırısı çok şiddetli oldu. Kalinin cephesi topçu
birliklerinin komutanı General Nikolai Khlebnikov hazırladığı raporda
silahlarının yarattığı etkiyi şu şekilde belirtmiştir:
‘’Düşmanın ana savunma hattındaki iki ön mevzi tamamen yok
edildi. Bu mevzilerdeki askerlerin neredeyse tamamı ortadan kaldırıldı. Şiddetli
bombardıman ile piyade ve zırhlı birliklerin önü açılmaya devam edilmeli’’
Ancak alman 9. Ordu Komutanı General Model 6. Alman Piyade
Tümenini kullanarak hatlarında açılan yarıkları kapatmaya başlamıştı. Dolayısıyla
Stavka’nın 2 gün içerisinde Rzhev’i ele geçirme planı gerçekleşmeyecek gibi
duruyordu. Sovyetlerin gerçekleştirdiği taarruz sonucu çıkan çatışmalar açık
arazide günlerce devam etti. Bu çatışmaların en şiddetlisi ise Rzhev’in kuzeyinde
bulunan Polunino kasabası ile 200 numaralı tepede yaşanmaktaydı. Takviye
olarak gönderilen 6. piyade tümeninde görevli bir asker Rusların bu taarruzu
ile ilgili yaşadıklarını şu şekilde anlatmıştır:
‘’Siperlerimiz top, Katyuşa ve silahlarla hiç durmadan ateş
altında tutuluyor. Bize ateş açan silahların ve roketlerin sayısı ve korkunç
sesleri inanılmazdı. Yaralılar cephenin arkasına doğru taşınmaya çalışılıyor
veya yürüyebilecek durumda olanlar yürüyerek geri çekiliyorlardı. Askerlerim bu
şiddetli bombardımanın şokundaydı. Ruslar bütün silahlarımızı ve mevzilerimizi
yok ediyordu. Ancak Rus piyadeleri yine de hattımızı yaramamıştı.’’
Sovyet ordusunun uyguladığı piyade taktikleri ise bu
saldırılarda hiçbir işe yaramamıştı. 1912 yılında kızıl ordu doktrinine göre
piyadeler iki kademeye bölünüyordu. Ön kademede iki, arka kademede ise bir
birlik bulunuyordu. Her kademe kendi içerisinde de aynı düzeni en küçük
birliklere kadar uyguluyordu. Böylece bir birlik başarılı bir taarruz için
hızlı bir şekilde harekete geçebiliyordu. Ancak bu şekilde 27 silahlı
müfrezeden sadece 8 tanesi cephenin ön kısmında bulunabiliyordu. Dolayısıyla bu
durum saldırı gücünü zayıflatıyor ve arkadaki birimleri daha düşmanla yüz yüze
bile gelemeden top veya havan mermilerine hedef haline getiriyordu. Kızıl ordu Rzhev’deki
çatışmalarda piyadelerinin bu düzende saldırı yapmasından dolayı çok acı
dersler aldı. 4 Ağustos 1942 tarihinde ise ‘’Stalin’in Balyozu’’ B4 Ağır
Havan topları cephede yerini aldı ve ateş etmeye başladı. Aynı gün Katyuşa ve M-30
Roket Bataryaları da ateş etmeye başladı. Bu silahların devreye girmesiyle
kızıl ordunun asıl ağır saldırısı başlamış oldu. Bu saldırılardan 5 gün sonra 9
Ağustos 1942 tarihinde Zukov’un batı cephesinden getirdiği 20. Orduya bağlı
birlikler de bu saldırılara katıldı. 20. Ordu saldırılarında ağır bedeller
ödeyerek ilerledi ve 2 gün sonra Vazuza ve Gecat nehirlerine
ulaştı. 20. Ordunun bundan sonraki görevi ise bu nehirleri geçerek Vyazma-Rzhev
arasındaki demiryolunu kesmekti. Alman tarafında ise General Model hiç vakit
kaybetmeden Kasırga Operasyonu için tahsis edilen üç tanesi zırhlı olmak
üzere beş birliğin yerini değiştirmişti. Taarruz halinde olan Kızıl ordu
birimleri Model’in bu hamlesiyle etkisiz hale getirilmişti. Dolayısıyla daha
fazla ilerleyemeyeceğini anlayan Zhukov birliklerine savunma pozisyonu alması
için emir vermişti. Ancak Zhukov sol cenahında kalan Karmanovo köyüne
bir saldırı planlamaktaydı. Bu köy önden Vazuza nehri, yanlardan ise
bataklıklar ile korunan doğal bir kaleydi. Buraya yapılacak taarruzların bedeli
gerçekten ağır olacaktı. Bu kayıpları göze alarak 20. Ordu bu bölgeye 21 Ağustos
1921 tarihinde saldırıya başladı. Aynı tarihte Kalininn cephesindeki Kızıl
Ordu birlikleri de Polunino kasabası ve 200 numaralı tepeye taarruza başladı.
22 Ağustosta Polunino kasabası kızıl ordunun eline geçti ve Rzhev kentinin
dış mahallelerine ulaştı. 20. Ordu ise 23 Ağustosta Karmanovo köyünü ele
geçirerek büyük bir pozisyon avantajı yakaladı. alman ordusunun başında bulunan
General Model ise 9. Orduya destek olması için General Günther Von Kluge’den 3 Tümen
göndermesini istemişti. Von Kluge tarafından gönderilen takviye kuvvetler ve Model’in
taktik yeteneği sayesinde Sovyet taarruzu durma noktasına geldi. Kızıl ordunun
elde ettiği alan hedeflenenin çok altında kalmıştı. Bununla birlikte kızıl
ordunun kayıpları da ciddi sayılara ulaşmaya başlamıştı. Bunun üzerine Stalin
Batı cephesi karargahında Zhkov ile telefon aracılığı ile görüşmüş ve Zhukov’a şunu
söylemiştir:
![]() |
General İvan Konev |
Stalin bu görüşmeden sonra Zhukov’u Stalingrad Krizini
çözmek için güneye göndermeye karar verdi. Zhukov ise yerine geçecek kişi için General
İvan Konev’i önermişti. Dolayısıyla Stalin Konev’i Batı Cephesi Komutanı olarak
atadı. Konev göreve gelir gelmez yeni bir strateji için çalışmaya başladı. Konev’in
yeni stratejisi ise Doğu-Batı yönünde bulunan demiryollarını ele geçirerek Almanların
lojistik hatlarını kesmek yerine, elinde bütün birliklerle Almanların elinde
bulunan Rzhev kentini almak için kullanacaktı. Bu yeni emirler ve strateji
kapsamında Ağustos ayı sonunda Kızıl Ordu deneme saldırıları düzenlemeye
başladı. Bu saldırılarla karargâh önemli direnek noktaları ve düşmanın zayıf
noktalarını belirlemeye çalışmış, daha sonra da ana taarruzlar için emir
verilmiştir. Bu taarruzlar neticesinde, Konev zaferin eşiğinde gibi
gözüküyordu. Ancak almanlar bir kez daha takviye kuvvet getirerek kızıl ordunun
ilerlemesini durdurdu. Kızıl Ordu tarafından 2 ay süren taarruz neticesinde iki
tarafta bir şey elde edememiş ve Konev Ekim ayında taarruzu durdurmak zorunda
kalmıştı. Bu tarihten itibaren Rzhev Cephesi giderek stabil bir hale geldi. General
Model’ın 9. Ordusu bu taarruzlar sırasında 60.000 askerini kaybetmişti. Kızıl
ordunun kayıpları ise 314.000 askeri bulmuştu. Yani Sovyetlerin kaybı Almanların
kaybından beş kat daha fazlaydı. İşte bu taarruzlar ve sonrasında yaşananlardan
dolayı Sovyet askerleri bu cepheye Rzhev Kıyma Makinası (Rzhev
Meat Grinder) ismini verdi. Bu askerlerden birisi anılarında yazın
gerçekleştirilen bu taarruz hakkında şunları belirtmiştir:
‘’Yaz aylarında daha önce hiç taarruza geçmemiştik. Yazın
Almanlara nasıl saldırmamız gerektiğini bilmiyorduk. Ben cephenin 1 kilometre
gerisindeydim. Bir anda ölüler ile dolu bir tarladan geçmeye başladık. Bunlar yeni
üniformalarını giymiş olan genç askerlerimizdi. Alman silahları taarruza
geçtiğimiz anda askerlerimizi biçiyordu. Almanlarla nasıl savaşacağımızı
öğrenmeye çalışıyorduk. Stalingrad kuşatmasından gelen arkadaşlar ise bu işi
bize kısa zamanda öğretti. Artık her şeyi biliyorduk ve saldırılarımız daha
başarılı oluyordu.’’
Kasım ayına gelindiğinde kızıl ordu yeni bir bombardıman
uçağına kavuşmuştu. Bu uçak çift motoru bulunan Tupolev TU-2 bombardıman
uçağıydı. Tupolev TU-2 dört kişilik bir mürettebat tarafından uçurulan yüksek
hızlı bir bombardıman uçağı olarak tasarlanmıştı. Bu uçakta 3 tondan fazla
bomba taşınabiliyor ve 2 adet 20mm’lik top ile 3 adet otomatik silah
bulundurmaktaydı. Bu uçağın tasarımcısı Andrey Tupolev OKB-29 olarak da
bilinen havacılık tasarım bürosunda görev yapmaktaydı. Bu büro İçişleri
Bakanlığına bağlı gizli polis tarafından korunmakta ve denetlenmekteydi. Rzhev ve
şehre bağlı demiryolu ağı halen Almanların kontrolünde bulunmaktaydı. Bu durum Kalinn
cephesinin yeni bir taarruz başlatması için ihtiyaç duyduğu desteğe kavuşmasını
engelliyordu.
![]() |
Tupolev TU-2 Bombardıman Uçağı |
![]() |
Mars Operasyon Şeması |
![]() |
Uranüs Operasyon Şeması |
![]() |
Feldmareşal Erich Von Manstein |
![]() |
General Mihail Katukov |
Bu durumda Mars Operasyonunun daha fazla devam etmesinin bir
anlamı kalmamıştı. Çünkü tüm taarruz cephelerinde Almanların inatçı
savunmasından ötürü 20 Aralık 1942 günü ilerleyiş durma noktasına
gelmişti. Bu durumdan anlaşılacağı üzere Alman kuvvetlerinin Kızıl Ordu karşısındaki
üstünlüğü devam ettiği aşikardı. Tabi ki Almanlar her konuda Kızıl Ordu karşısında
üstün değildi. Örneğin Kızıl Ordu keskin nişancıları çoğu kez Alman birliklerine
zor anlar yaşatabiliyordu. Ancak bahsi geçen bu üstünlük savaş alanında çok
büyük bir etkiye sahip değildi. Ancak Kızıl Ordu içerisinde Stalingrad ve Rzhev
cephelerinde birçok keskin nişancı kahraman doğması da bu döneme tekabül
etmekteydi. Kızıl Ordunun Mars ve Uranüs Operasyonlarında en büyük
eksiklerinden biriside alman direneklerine yapılan saldırılarda pek çok askerin
boş yere feda edilmesiydi. Ayrıca tanklar ile piyade birlikleri spesifik bir
biçimde birlikte hareket etmeyi de daha öğrenememişti. Kızıl Ordu cephe
istihbaratı konusunda da büyük bir hayal kırıklığı yaşatmaktaydı. Esir alınan
bir Sovyet subayı Alman sorguculara Alman takviye kuvvetlerinin cepheye
geldiğini gördüğünde çok şaşırdığını dahi belirtmişti. Ayrıca Alman istihbarat
raporlarında:
‘’Düşman bu kuvvetlerin ortaya çıkacağını beklemiyordu. Ele geçirdiğimiz
Sovyet haritalarında alman takviye kuvvetlerinin hiç birisinin yeri
işaretlenmemişti.’’
Şeklinde beyanatlar bulunmaktaydı. Almanların cephe
istihbaratında en büyük avantajı ise Doğu Cephanesi Yabancı Ordular Tahkikat
Birimi (fremde heere ost) komutanı Reinhard Gehlen’in başlarında
bulunması ve iyi bir cephe istihbarat ağı oluşturmasıydı.
![]() |
Reinhard Gehlen |
Ocak 1943’e gelindiğinde Rzhev’in 250 kilometre batısındaki Velikiye Luki kurtarılmış ve Kızıl Ordu önemli bir avantaj yakalamıştı. Çünkü bu şehrin kaybedilmesi Almanlara destek getiren demiryolunun kaybedilmesi anlamına da geliyordu ve Almanlara ciddi manada dezavantajlı duruma sokmuştu. 23 Ocak 1943 tarihinde Von Kluge Rzhev’den çekilmek için Alman Yüksek Komutasından izin istedi. Bu istekten 5 gün sonra ise Stalingrad’da bulunan 6. Alman Ordusu teslim oldu. Bu durum üzerine Hitler başka bir kuşatmanın yaşanmaması için Von Kluge’ye geri çekilmesi için izin verdi. Aslında 9. Ordu bölgeden çekilirken oldukça savunmasız durumda olacaktı. Bu yüzden ordu subayları Hitler izin vermeden önce çekilme planlarını yapmaya başlamıştı. Bu çekilme işlemine Bufalo Operasyonu (Operation Buffalo) ismi verildi. Bu devasa harekatta 365.000 alman askeri 100 kilometre gerideki yeni savunma hattına yerleşecekti. Almanlar geri çekilirken geniş kapsamlı bir Partizan Operasyonu da yürütmeye başlamıştı. Bu operasyonlardan Kızıl Ordu askerleri kadar sivil halkta nasibini alıyordu. Bu operasyonlar sırasında Alman askerlerinin karşısına çıkan Ruslar acımasızca cezalandırılıyordu. Bu operasyonlar sırasında 4. Panzer Tümeninden Kızıl Orduya esir düşen bir onbaşı sorgusunda
‘’Devriyelerimiz patates ve tuz taşıyan yaşlı bir adamı ve 6 yaşındaki bir çocuğu tutukladı. Tutuklanan bu siviller balığa gittiklerini iddia ediyordu. Fakat partizanlara erzak taşıdıkları çok açıktı. Onlarla fazla oyalanmadık ve kurşuna dizerek ait oldukları yere gönderdik.’’ şeklinde beyanat vermiştir.
Almanların tüm savaş boyunca savaştıkları cephelerde sivillere uyguladığı vahşet doğu cephesinde zirve noktasına ulaştı. Bundan dolayı Almanlar Kızıl Ordu karşısında geri çekilirken Kızıl Ordu askerleri de Alman asker ve sivillerine bu olaylardan dolayı acımadılar. Dolayısıyla Doğu cephesinde hem almanlar hem de Rusların işlediği insanlık suçları had safhaya ulaşmıştır. Bu geri çekilme sırasında General Model askerlerine çalışma çağındaki tüm erkeklerin esir alınmasını, her türlü erzağa el konulmasını, kuyuların zehirlenmesini ve geri çekilme yolundaki tüm köylerin yakılmasını emretmişti.
Almanlar 1 Mart 1943 tarihinde yeni savunma hattına doğru geri çekilmeye başladı. Almanlar kademeli olarak geri çekiliyordu. Bu geri çekilme sırasında askeri mühendisler geride kalan köprü ve geçitleri havaya uçuruyordu. Ayrıca alanlar çekildikleri bölgelere anti personel mayınları, anti tank mayınları ve bubi tuzakları döşüyordu. Ruslar ise Almanların bu geri çekilme harekatını geç fark etmiş ve Almanları takip etme şansları kalmamıştı. Kızıl Ordu birlikleri Vyazma şehrini ele geçirdiğinde şehrin Almanlar tarafından talan edilip yıkıldığını görmüştü. Kentte tüm binalar yerle bir edilmiş, telgraf direklerinin tamamı kesilmiş ve tüm tren istasyonları bombalarla imha edilmişti. Aslında almanlar Rzhev cephesinden bozguna uğramadan ayrılmıştı. Almanların asıl geri çekilmesinin nedeni yukarıda zikrettiğimiz gibi Alman komuta kademesinin ikinci bir Stalingrad bozgununun önüne geçmekti.
Rzhev muharebesinde yaşanan çatışmalar 2. Dünya Savaşı boyunca yaşanmış en şiddetli ve kanlı çatışmalardan birisidir. Kızıl ordu yaklaşık 1,200,000 askerini kaybetmişti. Almanlar ise 800,000 civarında kayıp vermişti. Bu geri çekilmeden sonra alman 9. Ordusuna yeni bir görev verildi. Buna göre General Model emrindeki 9. Ordu Hisar Harekatını gerçekleştirecekti. Ancak General Model bu harekatın faydalı olacağından oldukça şüpheliydi. Çünkü 9. Ordu kış boyunca savaşmış ve oldukça yorgundu. Dolayısıyla bu askerlerin başarılı bir harekât yürütmesi oldukça iyimser bir yaklaşımdı.
0 Yorumlar