Köpekler, yüzyıllardır insanlığa yardım, dostluk ve hizmet etmektedir. Genetik olarak belirtilen özelliklere yatkın olan bir köpek, sevimli olmanın yanı sıra, insanüstü koku ve ses duyarlılığına sahiptir, belirli bir görevde uzmanlaşıp uyum sağlayabilir ve son derece itaatkârdır. Bu özellikleri onları insanların sadık dostu yapmakla kalmamış, aynı zamanda askeri değerinin ve potansiyelinin keşfine önayak olmuştur. Köpekleri evcilleştirme ve muharebe sahasında kullanma fikrinin kökeni, eski çağlara kadar dayanmaktadır. Aşağıdaki fotoğrafta Sümerler dönemine ait evcilleştirilmiş bir köpek betimi görülmektedir.


Birinci Dünya Savaşı'nda köpeklerin geniş bir kullanım alanı bulması, savaş sonrasında köpeklerin muharebeye yönelik yetkinlikleri üzerine deneyler yapılmasına yol açtı. Bu deneyler sonucu elde edilen bulgular ve tecrübeler, İkinci Dünya Savaşı'nda köpek eğitiminde rol alacak insanlar için büyük bir kolaylık ve birikim sağladı.

Köpek eğitiminin dayanak noktasını İvan Petroviç Pavlov'un çalışmaları ile ortaya çıkmış "şartlı refleks/klasik koşullanma" yöntemi oluşturuyordu. Bu yönteme göre, öncelikle göreve yönelik bir senaryo kurgulanıyor ve köpeğin buna karşı refleks/koşullanma geliştirilmesi sağlanıyordu.

Örnek ile açıklayacak olursak:
Bir arazide iki metre aralıklarla duran 5 tane direk var. Eğitmenin köpek üzerinde oluşturmak istediği refleks: köpeğin diğer direklere değil, daima ortadaki direğe gitmesini sağlamak. Köpek aç haldeyken(aç bırakılarak) eğitmeni tarafından ortadaki direğe götürülüyor ve burada besleniyor. Aynı hareket süreci defalarca tekrarlanıyor. Bu şekilde köpeğin kafasında sadece ortadaki direğin altında ödül(yemek) olduğuna dair bir refleks oluşuyor. Artık köpek açken serbest bırakıldığında daima ortadaki direğe gidiyor. Kısacası, görev tipine göre bir senaryo oluşturuluyor ve köpek istenen hareketi yaptığında ödüllendirilip, aynı hareketin tekrarlanması ve refleksin/koşullanmanın oluşması sağlanıyor.

İkinci Dünya Savaşı'nda köpeklerin sırası ile Rus, İngiliz, Amerikan ve Alman ordularında ne gibi taktik amaçlara hizmet ettiğini incelemeye çalışacağız.

Rus Ordusunda Köpeklerin Taktiksel Kullanımı


Rus Tanksavar Köpekleri
Avrupa ordularında olduğu gibi Kızıl Ordu da, askeri amaçlara yönelik çeşitli görevlerde rol alacak köpekler yetiştirdi. Bu görevlerin arasında patlayıcı madde/mayın tespiti, cephe hattına haber ve ilk yardım malzemesi taşımak gibi olağan görevlerin yanı sıra, tanksavar (antitank) görevi gibi olağan dışı görevler de yer alıyordu. Fikir basitçe, gövdelerinde patlayıcı taşıyan köpeklerin tankın altına girecek şekilde eğitilmesine dayanıyordu. Tanksavar köpek fikri, Alman tankları karşısında zorlanan Kızıl Ordu'ya, oldukça basit bir yöntemle büyük bir etki vadediyordu. 

Tanksavar Köpek Eğitimi
Eğitim, tüm canlılarda bulunan temel ve çok güçlü bir içgüdü olan açlıktan faydalanılıyordu.
Arazi üzerinde sabit duran(çalışmayan) bir tankın altına et koyuluyor, köpek uzun süre aç tutuluyor ve açken serbest bırakılıyordu. Köpek, araziyi gezerek ve koklayarak tankın altındaki eti buluyor ve karnını doyuruyordu. Aynı durum defalarca tekrarlanınca köpek, açlığını gidermenin tek yolunun tankın altına girmek olduğuna koşullanıyordu.

Patlayıcı Düzeneği


Köpeğe yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü üzere semere benzer bir yelek giydiriliyor. Bu yelek, köpeğin gövdesinin her iki yanına patlayıcı yerleştirmeye yarayan cepleri ve tepesinde patlayıcıyı tetikleyen kollu düzenek kutusunu taşıyor. Her cebe 6'şar kilo olmak üzere toplamda 12 kilo patlayıcı yerleştiriliyor. Tanksavar köpek, hedef tankın altına girdiğinde tankın tabanı üstteki kolu geriye doğru itiyor ve talihsiz köpekle beraber patlayıcı infilak ediyor. Tankın taban kısmında bulunan zırhın oldukça ince olması, patlama etkisinin tankın içine ulaşmasını kolaylaştırıyor. Tanksavar köpekleri düşman tankın altına daha çabuk ve istekli gönderebilmek için, muhtemel düşman saldırısından 1-2 gün önce köpekler aç bırakılmaya başlanıyor.

Sonuç
Fikir, basit ve etkili gözüküyor olsa da, tanksavar köpeklerin ciddi olumsuz yönleri vardı.
  • Köpekler, pürüzsüz savaş şartlarında ve hareketsiz tanklara yönelik eğitilmişlerdi. Hareketli hedefler üzerinde başarı oranları düşüktü ve muharebe gürültüsünden(patlama, silah sesleri vb.) kolaylıkla etkileniyorlardı.
  • Köpeklerin eğitiminde haliyle Rus tankları kullandı ve köpeklerin bu tankların görünüşüne ve kokusuna alışılması sağlandı. Bu durumun doğurduğu ciddi bir olumsuz etki vardı. Alman tankları, Rus tanklarının aksine dizel ile değil, benzin ile çalışıyordu, yani motor sesi ve kokusu köpeklerin alışık olduğu şeklin dışındaydı. Bu yüzden köpekler bazen düşman tanklarına karşı ilgisiz davranabiliyordu veya dost tankları tehlikeye atabiliyordu.
  • Köpeklerin muharebe gürültüsünden dolayı korkup kaçarak rehberlerine dönmesi ve patlayıcının rehberlerin yanında tetiklenmesi ile bazı ölümcül kazalar yaşandı. Bu yüzden askerler, kendilerine doğru kaçan köpekleri vurmaya başladı.
  • Eğitimi büyük bir zaman, maliyet ve çaba isteyen köpeklerin intihar görevine gönderilmesi maliyet/verim açısından kötü bir durumdu.
  • Askerlerin ve rehberlerin tanksavar köpeklerle duygusal bağ kurması ve bu köpeklerin birer intihar görevi sonucu ölmesi, onların psikolojisi üzerinde kötü bir etki bıraktı.
Alman tarafı tanksavar köpeklere "hundeminen/mayın(lı) köpek" adını taktı ve görülen tüm köpeklerin imha edilmesi üzerine bir emir çıkarttı. Bazı tankların altına köpeklerin girmesine engel olmak için tel örgüler takıldı fakat tankın engel aşma becerisini olumsuz etkilediği için sonradan kaldırıldı. Aynı zamanda Almanlar, Rusların savaşamayacak kadar korkak olduğunu ve bu yüzden cepheye askerler yerine köpekleri getirdiklerine dair bir propaganda başlattı.

Rus kaynakları, tanksavar köpeklerin 300 kadar düşman tankını imha ettiğini iddia ediyor. Bunun bir abartı veya başarıyı şişirme hareketi olması kuvvetle muhtemel. Gerçeğe en yakın görüşe/rapora göre, tanksavar köpekler, Stalingrad'da 13 tankı, Kursk'ta muharebesinde 16 tankı imha etmiştir. En kabul edilebilir görüş, tanksavar köpeklerin 50'ye yakın Alman tankını imha ettiği yönündedir.

İngiliz Ordusunda Köpeklerin Taktiksel Kullanımı



Köpek Irkları ve Temini
Savaş görevleri için en elverişli köpek ırklarının Alsatian(alman çoban köpeği), Doberman, Big Airedale(airedale teriyeri) ve Rottweiler olduğu tespit edildi. Bu ırka mensup köpeklerin eğitimlerine genellikle 1 ile 2 yaş arasında başlanırdı. Bu yaş aralığını geçen bir köpeğin belirli alışkanlıklar kazanmış olması muhtemeldir ve bu durum eğitimi zorlaştırabilir. Halkın seferberlik boyunca evcil hayvan ödünç verme konusunda oldukça cömert davranması, İngiliz Ordusu'nın yeterli miktarda köpek temin etmesini kolaylaştırdı. İngilizler, Alsas türü ile bağı olan melez köpeklerin, sessizliği, güvenilirliği, dayanıklılığı ve vücut kokusunu tespit etme hızı nedeniyle özellikle iyi adaylar olduğunu keşfetti. Köpek eğitim merkezinde görev alacak personel, sivil hayatta başarılı birer köpek eğitmeni olan kişilerden seçilirdi.

Her bir köpek, üç özel görev biçiminden sadece birini gerçekleştirecek şekilde eğitilirdi. Bu görevler şunlardı;
Ulak köpek: İleri karakoldan bölüğe veya karargaha haber taşır ve geri döner.
Devriye köpeği: Gece devriyelerinde önden giderek, ilerleme hattı üzerinde bulunan herhangi bir düşman askerinin yaklaşık konumunu gösterir.
Nöbetçi köpek: İleri makineli tüfek mevzileri gibi savunmasız konumlara karşı yapılan düşman ilerleyişini erken haber verir.

Genel Eğitim
Köpekler ilk olarak silah utangaçlığına(silah sesinden korkup korkmadığına) karşı test edilir. Köpeklerin yaklaşık üçte biri bu testi geçemediği için reddedilir. Daha sonra, köpekler eğitmenlerine atanır ve onlara alışmaları için yaklaşık iki hafta verilir. Köpeklere bazı basit, kolayca ayırt edilebilen komutları tanımaları öğretilir. Tüm eğitmenler tek tip komutlar kullanır. Eğitim süresi boyunca, köpekler onları evcilleştirmek isteyen insanları ve diğer köpekler de dahil olmak üzere tüm vahşi ve evcil hayvanları görmezden gelmeye şartlanır. Bu şekilde köpeklerin sadece dost birliklere ve eğitmenlerine itaat etmeleri sağlanır ve düşman birliklerin veya diğer canlıların köpekleri yanıltması engellenir.

a. Ulak Köpek
Aday köpek, iki eğitmene verilir. Köpeğe eğitmenler arasında gidip gelmesi öğretilir ve eğitmenler arasındaki mesafe kademeli olarak arttırılır. Köpek, bu görevi tatmin edici bir şekilde yerine getirmeyi öğrendikten sonra, eğitmenleri tarafından bir birlik karargahına götürülür. Eğitmenlerden biri karargahta sabit kalırken, diğer eğitmen ise köpeği, iletişimin istendiği diğer karakola götürür. Köpek bu karakoldan serbest bırakıldığında, birlik karargahına ve diğer eğitmene geri döner. İlerleyen zamanlarda veya gerektiğinde köpek diğer karargaha dönmesi için serbest bırakılabilir çünkü köpek artık gitmesi ve gelmesi gereken iki noktayı da öğrenmiştir. İyi bir köpek, eğitmenini 1.6 km (1 mil) mesafe katederek bulabilir.



Taşınacak mesaj, deriden imal edilmiş hafif bir tasmada taşınır. Bu tasma köpeğe, serbest bırakılmadan hemen önce takılır ve diğer noktaya ulaşır ulaşmaz çıkarılır. Bu işlem, eğitimin psikolojik temelidir. Köpeğe tasma her takıldığında, köpek diğer eğitmene doğru bir gezi yapması gerektiğini anlar ve öğrenir.

Bir köpeğe bu şekilde çalışması öğretilecekse, deneyimli bir eğitmenin ortalama 6 haftaya ihtiyacı vardır. Bazı köpekler 12 km (8 mil) mesafeye kadar çalışmak üzere eğitilebilir. Bununla birlikte ulak köpeğin hizmet koşullarında çalışması beklenen maksimum mesafe, 1.2 km ile 1.6 km arasındadır.

Bir köpek eğitildikten sonra, yeni rehberle çalışmaya alışması için sadece iki hafta gerekir. Tabur veya başka birimlerden gelen yeni eğitmenler, köpeği götürmeden önce köpek eğitim merkezinde iki haftalık süre boyunca köpekle beraber alıştırma yaparlar.

Eğitimlerde ulak köpeğin mesaj iletme hızını geliştirmek için çok az çaba harcanmaktadır. Bunun yerine, köpeğin güvenilirliğini geliştirmeye ve çeşitli zor engelleri nasıl aşacağını öğretmeye odaklanılır, bu mantığa göre köpeğe bu beceriler kazandırılırsa, o köpek zaten herhangi bir insandan hızlı hareket edecektir. Bir köpeğin, kötü zemini geçme, engelleri müzakere etme ve düşman ateşine küçük ve zor bir hedef sunma konusunda bir insan haberciye göre muazzam bir avantajı olduğu da kabul edilmektedir.

b. Devriye Köpeği


Devriye köpekleri, vücut kokusunu almak, kokunun geldiği yönü göstermek ve daima sessizlik içinde görev yapmak üzere eğitilir. Sadece geceleri kullanılırlar.

Harekat sırasında rehber ve devriye köpeği, devriyeden bir kaç adım önde ilerler. Bu şekilde geride kalan dost askerlerin kokusu köpeği oyalamaz ve devriye köpeğinin asıl görevi olan ilerleme hattı üzerinde kokuları bulması kolaylaşır. Eğer rüzgar, düşmanın bulunduğu konumdan doğru esiyorsa, devriye köpeğinin hedefi tespit etme başarısı daha yüksektir. İlerleme hattı üzerinde vücut kokusu alan köpek, hedef yönünü gösterir. Köpeğin rehberi, düşmana karşı elde edilen bu erken uyarı sebebiyle devriye komutanına işaret verir, devriye komutanı ne yapılacağına karar verir.

Bir Amerikan muhabere subayı, tanık olduğu bir gösteri sırasında devriye köpeklerinden ikisinin, ormanda ve hendeklerde saklanan askerleri 100 ile 150 metre mesafeden tespit ettiğini ve yönü doğru bir şekilde gösterdiğini bildirmiştir. Deneyimli eğitmenler/rehberler, köpeklerin gösterdiği heyecan derecesine ve köpeklerin gitmeye meyilli oldukları yöne dikkat ederek yaklaşık mesafeyi tahmin edebildiler. Başka bir subay da, devriye köpeği kullanan bir gece devriyesinde görev aldıktan sonra, köpeğin erken keşif yaparak düşmandan kaçınılmasına yardım etmede çok değerli olduğunu bildirmiştir.

c. Nöbetçi Köpek
Sivillerin köpekleri yerleşim yerlerini korumak için kullanmasına benzer şekilde, askerler de köpekleri sabit savunma mevzilerini korumak için kullanmıştır. Bir köpek karnının doyduğu ve ilgi gördüğü yeri kendi alanı olarak görür ve bu alanı sahiplenir. Kendi ve sahibinin rızası dışında bu alana bir tacizde bulunulduğunda rahatsız olur ve bunu belli eder. Köpeğin bu davranışı, askeri anlamda değerlendirilerek, yaklaşan düşmana karşı erken uyarı elde edilmesi için kullanılmıştır.

Asıl savunma hattından daha önde bulunan ileri makineli tüfek karakoluna yaklaşan düşmanın ses veya vücut kokusunu bir insana kıyasla çok daha erken algılayan nöbetçi köpek, davranışları ile yakınındaki askerleri uyarır. Köpeğin bu uyarıyı vermesi için düşmanın köpeğin bulunduğu konuma yaklaşık 100 metre yaklaşması yeterlidir. Hava limanı gibi geniş ve kontrol edilmesi güç alanlarda nöbetçi köpekler oldukça etkili sonuç vermiştir.

Amerikan Ordusunda Köpeklerin Taktiksel Kullanımı

Amerikan ordusunda köpeklerin taktiksel kullanımı, İngiliz ordusu ile büyük ölçüde benzerlik taşımaktadır, bu yüzden mükerrer kısımları es geçerek, yorumlama farklılıklarına odaklanacağız. 

  • Amerikanlar, ulak köpeklerle mesaj taşımanın dışında yine iletişim ve haberleşme amaçlı olarak posta güvercinlerinin bir noktadan başka bir noktaya naklini sağlamıştır. 
  • Devriye köpekleri düşman pususu durumunda, rehberleri tarafından verilen mesajı birliğe ulaştıracak ve ek cephane ile geri dönecek şekilde eğitilmiştir. (bkz. sırası ile aşağıdaki görseller)



  • Ulak köpeklerin mesaj taşıma becerisi göz önüne alınarak, bir noktadan başka bir noktaya kablolu iletişim hattı sağlamak için kullanmıştır. Muhabere istasyonundan sırtındaki yeleğe kablo bağlanarak serbest bırakılan köpek, kabloyu uzak bir noktadaki telsize ulaştırıyordu.(bkz. sırası ile aşağıdaki görseller)




Alman Ordusunda Köpeklerin Taktiksel Kullanımı


Almanlar, Birinci Dünya Savaşı'nda köpekleri askeri amaçla kullanmanın sağladığı tecrübeyi İkinci Dünya Savaşı'na da aktarmayı başardı. Aynı diğer ordularda olduğu gibi köpekleri haberleşmede, iz sürmede, keşifte ve nöbetçilikte kullandılar. Tüm bu görevlerin arasında en büyük etki yaratanı ilk yardım köpekleri oldu çünkü bu köpekler Birinci Dünya Savaşı'nda yüzlerce hayatı kurtarmıştı. Aynı etkiyi İkinci Dünya Savaşı'nda da gösterdiler.

İlk Yardım Köpekleri
İlk yardım eylemini bu köpekler yapmaz fakat ilk yardımın oraya ulaşmasını sağladığı için bu isim ile anılır. İlk Yardım Köpekleri yaralı veya ölü askerleri tespit edecek şekilde eğitilirdi. Köpeklerin tasmasında kısa bir çubuk bulunurdu. Köpek muhtemel yaralıların veya kayıp askerlerin olduğu araziye bırakılırdı. Eğer köpek yerde yatan bir asker görürse tasmasındaki çubuğu ağzına alır ve geri dönerdi. Bu şekilde sıhhiyeler, köpeğin bir yaralı tespit ettiğini anlar ve köpeğin rehberliğinde yaralının yanına ulaşır ve müdahale ederdi.

~Tarih, savaşın çirkinliğini ispatlayan ve yansıtan birçok hadise içerir. Bu hadiseler, aslında savaşta insan ile hayvan arasında hiçbir farkın olmadığına işaret eder ve bu yazıda da aynı noktaya işaret eden kısımlar var.

Savaşın içindeki insanı temsil eden askerin; ödül, ceza, eğitim, davranış ve hayatta kalma çabası yönünden kendini köpekle kıyaslayacak hale gelmesi ve aslında köpekle son derece benzer olması oldukça manidar.

Köpekler, yazıda bahsedilen eylemleri insanların yönlendirmesiyle ödül için yapıyor.
İnsanlar da, benzer eylemleri yine başka insanların yönlendirmesiyle ödül için yapıyor.
Köpekler etin peşindeyken, insanlar da kan, kemik ve zaferin peşindeler. Köpekler görevlerini açken daha iyi yerine getirir, insanlar tokken(!).

Anlaşılan, ortada meşru bir hedef olmadığı müddetçe, aslında insan da, köpek gibi klasik koşullanmaya doğrudan tabii.

0 Yorumlar